Kalbimin şiltesini çocuk gözlerinin ötesine berisine sermiştim. Sessizliğine yaslanarak öpüşlerimin hüzünlü ağlarını dudaklarının okyanusuna fırlatmıştım. Ağıma takılan gülüşlerinin ruh renginin, engin vakitlerinde; düşlerimi nakşediyordum vücudunun körpe kelebeklerinin üstüne. Kısıyordum idare lambasını düşünmenin. Ufacık, müstehzi, ışık huzmeleri, usulca şarkı söylüyordu gecenin çıplak mavisinde. Rüzgâr saf hiçliğin boşluğunda bir kibrit çakımı imgeler düşürüyordu gökyüzünün dizginsiz yıldızlarına. Ay ışığı yanaklım, estetik büyülüdür kirpiklerinin uçurumları. Zifirî karanlığı barındıran kadınlığının kaleydoskopunda; müstehcen bir şiir kokusu, kök salıyordu kalbimin mahzenindeki yıllanmış âşk şaraplarına