Aşksız İnsanlar

Oktay Akbal

Aşksız İnsanlar Posts

You can find Aşksız İnsanlar books, Aşksız İnsanlar quotes and quotes, Aşksız İnsanlar authors, Aşksız İnsanlar reviews and reviews on 1000Kitap.
Kimse hikâye yazmasını, mısra düzmesini aklından geçirmiyordu. Bu yeryüzüne yaşamaya, sevmeye, sevilmeye gelmişlerdi. Delikanlılar genç kızları, genç kızlar delikanlıları düşünüyor, seviyor, öpüyorlardı. Birbirlerine gülüyor, el sıkıyor, dans ediyor, vapurlarda, tramvaylarda sevinç içinde gidiyorlardı. Başka bir dertleri yoktu. Öteki insanların derdi, aşkı, üzüntüsü, düşüncesi onları hiç ilgilendirmiyordu. Kendi sevinçleri, acıları onlara yetiyordu. Bir biz, ufacık kalemin ucundan bir âlem yaratan Sait, ıslık çalıp dalgın dalgın düşünen Kenan, boş yere seni hatırlayan ben ve bizim gibiler, onların, bu her şeyden habersiz insanların dünyasını yaşamaya çalışıyor, bu insanlara taze şeyler söylemek için üzülüyor, kendi derdimize bütün insanların üzüntüsünü de yüklemeye çabalıyorduk. ...Sen de bu gidip gelen insanlar gibi, yeryüzü üstünde yalnız kendi sevinci ve üzüntüsüyle yetinen bir insan ararsın. Senin istediğin, bu güzel mayıs gününde taranmış saçları, ütülü giysisiyle caddelerde dolaşan, kendisi için gülen, kendisi için ağlayan, herhangi bir insandır. Bizim gibi çarpık masa başında, loş bir köşede, temiz kâğıtları kirletenler değil!
Sayfa 53 - can
O da belki kendi düşünceleri, hayalleriyle boğuşmuştu, ama onları susturmasını bilmişti. …O da akşamüstleri şehrin en uzun tramvay caddesinin ağaçları altında bir insanı içinde yaşatarak, yürüterek, konuşturarak, güldürerek dolaşmamış mıydı?
Sayfa 53 - can
Reklam
…Tek başıma, hayalsiz, karanlık bir âlemde yürümeli, dert ortağı geceyle dost olmalıydım. Koca şehrin teslim olduğu o yağmurlu gece içinde insanlardan uzak, bilmediğim yerlerden geçmeli, birşeyler aramalıydım. Sonunda elleri boş, hayalleri tükenmiş, içi yağmur rüzgârıyla dolu genç bir adam evine doğru yürümeliydi..
Sayfa 39 - can
…Dopdolu, dumanlı kahvelerde genç avareler kağıt oynar, zar atarken, ben bu buğulu camlar ardındaki bu tanıdık dünyayı seyretmeliydim. Bir sinema afişine, tütüncünün vitrinindeki gazetelere, bir caz plağının sesine, tramvayların, otomobillerin, insanların gürültüsüne aldırış etmemeliydim. Yağmur rüzgârı yol dönemeçlerinde yüzüme çarpmalı, ıslaklığın kokusu içime dolmalıydı. Yanımdan geçenler bana yabancı olmamalıydı.
Sayfa 36 - can
…çevremdeki kalabalık her geceki hayatını yaşamaya hazırlanıyordu. Gülenler, gülmeyenlerden daha çoktu. Şimdi sinema önlerinin kalabalığını, meyhanelerin benim gibi sıkıntılılarla dopdolu olduğunu düşünüyordum. Her insan bu ıslak şubat akşamının hüznünü dağıtmak için ya yeni bir aşka başlıyor, ya kendini sarhoş ediyor, ya bir genç kadını kucaklıyor, kısacası gününü gün etmeye uğraşıyordu. Bense o avare çocuğun, kimbilir hangi bezgin anında söylediği bir mısraı hatırlıyordum: “Gerçek hayat bu gördüğümüz değil!”
Sayfa 35 - can
…Bana hiç yabancı gelmediğini, muhakkak bir tarafta karşılaştığımıza emin olduğumu söyledim. Belki bir sinemada yan yana oturmuşuzdur, dizlerimiz birbirine değmiştir. Belki de işlek bir caddede yanımdan geçerken başımı döndürüp ona defalarca bakmışımdır.
Sayfa 34 - can
Reklam
110 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.