Asr-ı Seyda

Sadiye Erol Aykaç

About Asr-ı Seyda

Asr-ı Seyda subject, statistics, prices and more here.

About

Muhterem Dedem, Ben sizi düşündüğümde aklıma Hz. Yakub ve Yusuf gelirdi… Mevlana ve Şems gelirdi… Kim kimin evladı, kim kimin babası belli olmazdı, kim kimin mürşidi kim kimin müridi anlaşılmazdı. Reyhanları kokladığında, ceddin İmam Hüseyin’i koklarmış gibi koklardın. Gül, nergis ve reyhan senin şiirlerindi. Sen Resulullah’ı özleyen ümmetin ümidiydin, ümitlerimiz senin nazarında diriydi. “Allah dostlarına ölü demeyin,” buyurmuştu Gül Peygamber; sen ölmedin ölen bizlerdik. Sen ömür boyu yürüdüğün, her daim hazırlığını yaptığın yerdeydin. Sen yaşarken ruhunu zaten Allah’a teslim etmiştin
Türler:
Estimated Reading Time: 7 hrs. 15 min.Page Number: 256First Publication Date: 2014Publisher: Nesil Yayınları
ISBN: 9786051836850Country: TürkiyeLanguage: Türkçe
Reklam

Book Statistics

Reader Profile of the Book

Kadın% 92.3
Erkek% 7.7
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

About the Author

Sadiye Erol Aykaç
Sadiye Erol AykaçYazar · 7 books
Kendi Anlatımıyla; 1978 yılında Adıyaman'ın Kahta ilçesine bağlı Menzil köyünde doğdum. Altı yaşına kadar orada yaşadım, daha sonra dedem Seyda Hz.'nin isteği üzerine, babamın işleri dolayısı ile Şanlıurfa'ya taşındık. Güneydoğuda ve Doğu Anadolu'da halkın konuştuğu dil Kürtçedir. Ben de bir çok insan gibi hem köyden gelmem, hem de ana dilim Kürtçe olduğu için tek kelime dahi Türkçe bilmiyordum... Urfa'ya taşındığımızda babamın öğrettiği Türkçe kelimelerle bakkala, fırına gidiyordum daha sonra okula başladım. Öğretmenim, idealist bir öğretmendi ve okuldaki tek arkadaşımdı, diyebilirim. Türkçe bilmemem onun için hiç sorun olmadı, çok anlayış gösterdi. Fakat sınıfımızdaki öğrenciler ve tüm okul bu durumu öğrenince epey bir alay konusu olmuştu, o dönemler Türkiye çok çalkantılı olduğu için direkt etiketlenmiştim. Bütün yıl, her gün okulda ağladım. Öğretmenim beni koruyup kolluyordu, fakat sınıf arkadaşlarım hiç öyle değildi. Kısa sürede Türkçe okumayı yazmayı öğrendim ama hala yeni dil öğrenen bir çok insan gibi konuşma güçlüğü çekiyordum. Sonra yaz tatili geldi ve biz o yazı Menzil'de geçirecektik. Onca zorluklardan sonra Menzil benim özgürlüğe açılan kapım olmuştu. Oyundan arta kalan zamanlarda Menzil'de Dergah'a gelen, özellikle İstanbullu sofileri seçiyor ve onlarla Türkçe konuşuyordum. Üç ayın sonunda İstanbul Türkçesini öğrenmiştim, çünkü Urfa'da dile şive hakim olduğu için kitaplarda okuduğum Türkçe çok farklıydı ve ben İstanbul Türkçesi konuşmak istiyordum. İkinci sınıfa başladığımda artık bambaşka biriydim ve ilkokul bitene kadar okulda tüm etkinliklerde, ismim ilk sıralarda geçiyordu. İlkokuldan sonra okumayı çok istedim ama Seyda Hz. okula gitmeme müsaade etmedi. Hem başörtüsü hem de bulunduğumuz konum buna müsait değildi. Seyda Hz. "Menzile gelsin" dedi. Dört yıl dedemin gözetiminde Menzil'de kaldım. Önce Kur'an dersleri ve talimle, ilim öğrendim. Eve döndükten bir yıl sonra Seyda Hz. vefat etti. Benim ilim aşkım ise onun boşluğunu dolduran yegane dayanağım oldu. Bu güne kadar bazen özel hocalar eşliğinde, bazen de kendi gayretlerimle hiç bir zaman okumaktan ve yazmaktan kopmadım.