Asya Dinleri Hakkında

Asya Dinleri konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
10/10
1 Kişi
2
Okunma
Beğeni
455
Görüntülenme

Hakkında

Bu Antoloji, Asya veya bir diğer bakışla, dünya dinleri konusundaki temel eğitim için elzem olan malzemeleri içinde barındırmaktadır. Tek bir cilt gibi sınırlı bir hacim tutsa bile içindeki seçmeler, Asya’daki dini öğretilerin anlaşılıp değerlendirilebilmesi için vazgeçilmez bir kıymete haizdir. İslam dışındaki Asya dinleri Hristiyanlık ve Yahudilikten oldukça farklıdır. Bu dinlerin kendi aralarındaki ayrıntılar daha da büyüktür. Bundan dolayı kitabın tanziminde hiç bir Batılı kıstası izlemediğimiz gibi herhangi bir tekdüze kalıba da uymadık. Bu kitabı hazırlayan dört derleyici, kendi düşünce yapılarına göre malzemelerini seçip ele almakta, tamamen serbest hareket etmişlerdir. .. Okuyucunun da göreceği gibi Hindistan dinleri, getirdikleri öğretilerin üzerinde yoğunlaşmak suretiyle doktriner açıdan, Çin ve Japon dinleri tarihi açıdan ve İslam ise, Müslüman şuurunun anladığı ve halen de anlamaya devam ettiği şekilde, yani temel meseleler bazında sunulmaktadır. Bu antoloji belli bir ders kitabına veya tedrisat planına göre hazırlanmamıştır; yarım veya tam dönemlik bir öğretim yılında değişik şekillerde kullanılabilecek tarzda düzenlenmiştir. Çünkü her bir bölüm normal bir büyüklüktedir; ayrıca her bölüm kendi başına bir birim oluşturur ve diğerlerinden bağımsız okunabilir. Tüm küçük dinleri ve büyük dinlerin tüm veçhelerini kitabımıza koymayı isterdik. Sayfalarımız sınırlı olduğundan Zerdüştlük gibi bazı müntesibi az dinleri üzülerek dışarıda bırakmak zorunda kaldık... İslam’ı başlı başına bir din olarak, diğer dinleri de memleketleri açısından ele aldık. Bir çok ülkede hakim güç olmasına, Çin ve Hindistan’da bir çok tali değişikliğe maruz kalmasına rağmen İslam’ın gerçek hüviyetinin temelde hiç değişmediğini gördük; bu yüzden İslam’ı usulen diğerlerinden ayrı tutmak mantıklı gözükmektedir... Budizm kendine has özelliklere sahip büyük bir din olmasına rağmen Çinlilerin ve Japonların dini hayatıyla öylesine içiçe geçmiştir ki, Budizm'i bu ülkedeki genel dini manzaranın bir parçası olarak tasvir etmek gayet yerinde olacaktır. Ayrılan sayfaların miktarı ne olursa olsun ve nasıl takdim edilirse edilsinler bu dinlerin temel kavramlarının, inanç esaslarının ve problemlerinin berrak bir şekilde ortaya çıkacağını umuyoruz; her ne kadar tüm dinlere kafi derecede yer veremesek de kitabımız temel ve doğru bilgileri ihtiva etmektedir... Tüm derlemeciler, resmettikleri dinlerin hakim olduğu sahalarda doğup büyümüşlerdir. Bu kişilerin sundukları dinlere içeriden bakmaları çok tabii ve kaçınılmazdır. Diğer taraftan hepsi, eğitim seviyesi hayli yüksek Amerikan eğitim kurumlarında uzun bir süreden beri ders verdiklerinden, sundukları dine dışarıdan bir gözle baktıkları söylenebilir... - Wing-tsit Chan-(Chatnam Koleji)
Yazar:
P. T. Raju
P. T. Raju
Tahmini Okuma Süresi: 22 sa. 40 dk.Sayfa Sayısı: 800Basım Tarihi: 2002Yayınevi: İnkılab Yayınları
ISBN: 9799757560592Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Yazar Hakkında

İsmail Raci Faruki
İsmail Raci FarukiYazar · 9 kitap
Dr. İsmail Faruki, 21 Ocak 1921’de Filistin’in Yafa şehrinde doğdu. Babası Abdulhüda el-Faruki, İslami ilimlerde çok bilgili bir din âlimi ve İslam hukukçusuydu. Faruki, ilk zamanlarda İslami eğitimini evde babasından ve yerel camilerdeki hocalardan almıştı. İlk ve orta öğrenimini Fransızlara ait Des Frères (St. Joseph) Koleji’nde 1936 yılında tamamladı. İlk görevine İngilizlerin mandası olan Kudüs’te kooperatif dernekleri idaresinde kayıt memuru olarak başladı.(1942) Ardından 1945 yılında Celile valiliğine atandı. (Celile İsrail topraklarının üçte birine tekabül eder) Görevi boyunca Filistinlilerin haklarının ısrarlı bir savunucu oldu. 1948 yılında İsrail Yahudi devletini İngilizlerin desteğiyle bölgede kurduktan sonra Faruki ilk önce Beyrut’a göç etti. Beyrut’ta Amerikan Üniversitesi’ne kayıt olduktan sonraki yıl Beyrut’ta Müslümanlar arasındaki tefrikalaşma ve iç bölünme ile hayal kırıklığına uğradığı için A.B.D’ye göç etti. Burada İndiana Üniversitesi’nde Modern Ahlak alanında eğitim aldı. İlk mastırını aynı üniversitede felsefe alanında yaptı.(1949) Harvard Üniversitesi felsefe bölümünde “İyinin Hakkı: Değerin Epistemolojisi ve Metafiziği” adlı teziyle ikinci mastırını yaptı.(Mart 1951) Ardından tekrar İndiana Üniversitesi’ne döndü ve doktora çalışmasını burada tamamladı. (1952) Klasik felsefe alanında ve batı geleneği düşünce alanlarında derin ve köklü bir birikime sahip olan Faruki, eşi ile birlikte 1953 yılında Suriye’ye, ardından Mısır’a gitti.Amerika'da yaşadığı zaman zarfında geçimini Amerikan Kültür derneğiyle birlikte çeşitli çeviriler yaparak kazandı. Faruki aynı zamanda iyi bir müteahhit olarak çalıştı. Onun güzellik anlayışı, sanatı ve doğu tarzı dekorasyonu birçok Amerikalı müşterinin dikkatini çekti. Faruki bu alanda çok para kazanabilirdi. Fakat o bu işi sürdürmedi ve âlim olmayı tercih etti ve Mısır’da kaldığı süre içinde el-Ezher Üniversitesi’nde (1954-1958) “İslam” alanında bir doktora çalışmasını yaptı. 1958 yılında Kanada McGill Üniversitesi’ne misafir akademisyen olarak davet edilen Faruki burada ilahiyat fakültesinde de Hıristiyanlık ve Yahudilik alanlarında eğitim aldı ve burada ünlü Pakistanlı âlim Fazlur Rahman’la tanıştı. Faruki ile ilgili anılarını anlatan Fazlur Rahman her ne kadar Faruki ile aynı düşünce sistemlerine sahip olmasalar bile Faruki’yi genç Arap kuşak içerisinde en iyi kafalardan birine sahip biri ve en soyut felsefi konulara gayet iyi yaklaşabilen biri olarak niteledikten sonra onun çağdaş batıyı kapkara bir leke olarak görmesini ve klasik İslami malzemeyi ise tertemiz olarak görmesini “ne yazık ki” diyerek ifade etmiştir. Faruki ile 3 yıl McGill üniversitesinde çalışan Fazlur Rahman onu son derece cana yakın, tebessümlü biri olarak tasvir etmekte ve beraber oldukları bu üç yıl içerisinde de onu hiç kimseyle münakaşa ederken görmediğini söylemektedir. Fazlur Rahman, Faruki’nin kendisini çeken yönünün isyankâr ruha sahip olması ve İslam’a dair yapılan Batılı araştırmacıların saçmalıklarını tenkit edebilecek kadar zeki ve kavrayışlı olmasını gösterir. Onun çok iyi bir arkadaş olduğunu ve sürekliliğini devam ettiren entelektüel canlılığa sahip olduğunu, İslam düşüncesinin klasik alanları olan fıkıh, kelam ve tasavvufa ise ciddi olarak asla yönelmediğini söyler. 27 Mayıs 1986 tarihinde İsmail Raci el-Faruki ve eşi Lamia Faruki evlerinde uğradıkları bıçaklı saldırı sonucunda öldürüldüler.