Olaylar, bir filmin girişinde, ana kahramanın annesinin herkesin küfür ettiği bir kentte büyümesine ve artık daha fazla küfür duymak istememesine, yanlarında çocukları, köpekleri ve torbalarıyla, bir kafesin içinde taşıdıkları tavuklarla ailelerin otobüse binmesine, bölgedeki hemen herkesin küçük çiftçilik yapması, çoğunun geçimini ya çiftliklerinde ürettikleri ve mandıraya sattıkları sütle ya da ağaç kesme sezonunda ormandan kestikleri ağaçlarla sağlamaları üzerinden verilirse Türkiye’nin güneyinde bir yerler akla gelebilir. Oysa “At Çalmaya Gidiyoruz” Oslo doğumlu Per Peterson’un kitabı ve olaylar genel itibariyle İsveç sınırına yakın Norveç kırsalında bir bölgede geçiyor.
Eser, Out Stealing Horses, aynı zamanda 2019’da filme de çekilmiş. Filmdeki akarsu üzerinden tomruk taşıma sahneleri, Şerif Gören'in 1982 yapımı "Tomruk" filmini anımsattı bana, ülkeler ve coğrafyalar oldukça farklı olsa da insan-doğa etkileşimi veya insan-doğa mücadelesinde her iki filmde de oldukça etkileyici sahneler var.
Eser, kahramanın 1940lar ile milenyum arifesinde çocukluk ve ihtiyarlık dönemi arasında gidip gelmeleriyle ilerliyor. Oldukça başarılı akan kurgusu, kurguya yerleştirilmiş bir baba-oğul gerilimiyle beraber, yer yer betimlemeleriyle ruha da dinginlik veren bir anlatı hakim kitaba. Öncelikle kitabı okumanızı ve sonra da filmi izlemenizi öneririm.