Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bir Ömrün Öteki Hikâyesi

Atatürk Modernizm ve Din

Sinan Meydan

Atatürk Modernizm ve Din Sözleri ve Alıntıları

Atatürk Modernizm ve Din sözleri ve alıntılarını, Atatürk Modernizm ve Din kitap alıntılarını, Atatürk Modernizm ve Din en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Beyni sulanmış hafızlar"
"Din birliğinin de millet teşkilinde müessir olduğunu söyleyenler vardır; ancak biz, bizim gözümüz önündeki Türk milleti tablosunda bunun aksini görmekteyiz." "Türkler Arapların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arap dinini kabul ettikten sonra bu din, ne Arapların ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de Mısırlıların vesairenin Türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir tesir etmedi. Bilakis, Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti, milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu. Bu pek tabii idi. Çünkü Muhammed'in kurduğu dinin gayesi bütün milliyetlerin fevkinde (üstünde) şamil (kapsayıcı) bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu (varıyordu). Bu Arap fikri, ümmet kelimesi ile ifade olundu. Muhammed'in dinini kabul edenler, kendilerini unutmaya, hayatlarını Allah kelimesinin her yerde yükseltilmesine hasretmeye mecburdurlar. Bununla beraber Allah' a kendi milli lisanında değil, Allah'ın Arap kavmine gönderdiği Arapça kitapla ibadet ve münacaatta bulunacaktı. Arapça öğrenmedikçe Allah ne dediğini bilmeyecekti. Bu vaziyet karşısında Türk milleti birçok asırlar, ne yaptığını, yapacağını bilmeksizin adeta bir kelimesinin manasını bilmediği halde Kur'an'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler." -Mustafa Kemal Atatürk, Vatandaş İçin Medeni Bilgiler, 1930
Sayfa 192 - İnkılap Kitabevi Yayınları
"Hükümdarlar ilahiyata karışmaktan uzak kalınca ilahiyatçıların tartışmalarında korkulacak bir şey kalmaz." -Jean Meslier
Sayfa 187 - İnkılap Kitabevi Yayınları
Reklam
Nursi, halkın bilgisizliğinden de yararlanarak, " sözlerinin Kur'an'ın tefsiri olduğuna " birçok kişiyi inandırmış ve bu şekilde kendisine körü körüne bağlanan kara cahil bir kitle yaratmıştır. Hatta Nursi, inandırıcılığını artırmak için kendisini " mehdi " olarak da tanıtmıştır.
Sayfa 892 - İnkilapKitabı okudu
12 Eylül'ün ABD güdümlü Türk-İslam sentezci Atatürkçüleri (Perinçek'in tabiriyle Kenanist Kemalistler), Atatürk'ün okuduğu bazı kitaplarda önemli bularak üzerinde durduğu din konulu bazı bölümleri ve 1930'da din konusunda kaleme aldığı bazı yazıları, kraldan çok kralcılık yaparak saklamışlardır. Bu belgeler, gün ışığına çıktıktan sonra özellikle Doğu Perinçek, bu belgelere dayanarak Atatürk'ün "materyalist", "ateist" olduğunu ileri sürmüştür.
Sayfa 182 - İnkılap Kitabevi Yayınları
"Halk biraz ferahlayınca, Menderes'e 'İslam'ın kurtancısı' diye sarıldı. Ama unutmayalım ki, 1878'de de bir kısım halk, başta İstanbul Müftüsü olmak üzere, İngilizlere, 'velinimetimiz, İslam'ın hamisi, koruyucusu' diye sarılmış, (veya öyle gösterilmiş) ve hatta o zat ve bazı 'din adamları' İngiliz sefirinin at arabasından atlarını çözüp, kendilerini arabaya koşmuşlardı." -Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu
Sayfa 640 - İnkılap Kitabevi Yayınları
"Dinden menfaat temin edenler iğrenç kimselerdir. İşte biz bu vaziyete karşıyız ve buna müsaade etmiyoruz. Bu gibi din ticareti yapan insanlar saf ve masum halkımızı aldatmışlardır. Bizim ve sizlerin asıl mücadele edeceğimiz ve ettiğimiz bu kimselerdir." -Mustafa Kemal Atatürk
Sayfa 492 - İnkılap Kitabevi Yayınları
Reklam
Osmanlı Devleti'nde çağdaş anlamda tıp eğitimi ilk kez Il. Mahmut döneminde gündeme gelmiştir. 19. yüzyıl Osmanlı modernleşmesinin baş aktörlerinden Il. Mahmut, Hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi'nin, Asakir-i Mansure-i Muhammediye'nin sağlık hizmetlerini karşılamak üzere yeni bir okul açılmasına ilişkin raporunu onaylamış ve 1827 yılında Vezneciler'de "Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Mamure" adıyla, ilk askeri tıp okulu açılmıştır... Okul, Mekteb-i Tıbbiye adını 1836'da almıştır. 1838'de Viyana'dan Profesör Bernard getirilerek okula yeni bir düzen verilmiştir. Bu düzenlemeyle öğretim 6 yıla çıkartılmış, daha önce okutulan Arapça ve din dersleri programlardan kaldırılmış, bunun yerine klinik dersleri konulmuştur. Bu şekilde Mekteb-i Tıbbiye, Osmanlı'da "laik eğitim" veren bir kurum halini almıştır.
Sayfa 431 - İnkılap Kitabevi Yayınları
Dolayısıyla İslam dinini, hurafelerden arındırıp öze döndürmeyi amaçlayan Atatürk'ün, kerameti kendinden menkul Said-i Nursi'ye ( Said-i Kûrdi'ye ) yüz vermesi zaten beklenemezdi. Durum böyle olunca Said-i Nursi de ne yapacaktı? Onun durumuna düşen tüm rejim ve Atatürk düşmanlarının yaptığı gibi Atatürk'e acımasız iftiralar atacaktı; o da öyle yaptı.
Sayfa 896 - İnkilapKitabı okudu
Ne saltanat, ne hilafet, ne tekke ve zaviyeler, ne eski tür ölçü, tartı ve saat, ne cumanın hafta tatili olması, ne devletin dini İslam'dır maddesi, ne Arap alfabesi, ne medreseler, ne insanların soyadına sahip olamaması İslam'ın özüne uygun değildir. Bunların neredeyse tamamı tarihsel süreç içinde ortaya çıkan ve dinden meşruiyet alan, ancak özünde dinsel değil tamamen tarihsel kurum ve uygulamalardır.
Sayfa 489 - İnkilapKitabı okudu
Türkiye dışındaki İslam ülkeleri Türk Kurtuluş Savaşı gibi uzun ve kanlı bir savaş sonunda değil, II. Dünya Savaşı'nın çökerttiği emperyalist devletlerin gönül rızasıyla bağımsızlıklarına kavuşmuştur. Maalesef Cezayir dışında neredeyse hiçbir Asya ve Afrika milleti Türk Kurtuluş Savaşı'na benzer bir kurtuluş savaşı yapamamıştır.
Sayfa 368 - İnkılap Kitabevi Yayınları
646 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.