Atatürk'ü Mutlu Eden ve Üzen Anılar

Yurdakul Yurdakul

Atatürk'ü Mutlu Eden ve Üzen Anılar Quotes

You can find Atatürk'ü Mutlu Eden ve Üzen Anılar quotes, Atatürk'ü Mutlu Eden ve Üzen Anılar book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
"Münasebet düştükçe tekrar ediyorum; bütün bu dertlerin, bütün bu ihtiyaçların giderilmesi, her şeyden evvel, pek başka şartlar altında yetişmiş; bilgili, geniş düşünceli, azim, feragat ve ihtisas sahibi adam meselesidir, sonra da zaman ve imkan meselesi...Bu itibarla evvela kafaları ve vicdanları köhne, geri uyuşturucu fikir ve inançlardan temizleyeceksin, işlerinin ehli, idealist ve enerjik insanlardan oluşan, muntazam, her parçası yerli yerinde, modern bir devlet makinesi kuracaksın, sonra bu makine halkın başında ve halkla beraber durmadan çalışacak, maddi ve manevi her türlü yetenek ve kaynaklarımızı faaliyete getirecek, işletecek, böylece memleket, ileriye, refaha doğru yol alacak... Başka çaremiz yoktur, ileri milletler seviyesine erişmek işini; bir yılda, beş yılda, hatta bir nesilde tamamlamak imkansızdır. Biz şimdi o yol üzerindeyiz, kafileyi hedefe doğru yürütmek için insan gücünün üstünde, gayret sarf ediyoruz, başka ne yapabiliriz ki... Mustafa Kemal ATATÜRK
1935 yılının yaz aylarıydı. Amerika'nın ünlü gazetecilerinden Gladys Baker Türkiye'ye; Atatürk'le görüşmeye gelmişti. Atatürk'ü kıskananlar, ona küskün olanlar, onun için "diktatör" diyorlardı, Amerikalı gazeteci bu konuda Atatürk'e ne düşündüğünü sorduğunda, şu yanıtı aldı: Ben diktatör değilim, benim kudretimin olduğunu söylüyorlar. Evet bu doğrudur. İsteyip de yapamayacağım hiç bir şey yoktur. Ancak diktatör, başkalaını zorla kendi iradesine zorla boyun eğdirendir. Bense kimseye zorla birşey yaptırmam, kalpleri kırarak değil, kalpleri kazanarak hükmetmek isterim. ( Şükrü Kaya 18 s. 1 17 s 21)
Sayfa 126 - TRUVAKitabı okudu
Reklam
"İŞTE BENİM DOĞDUĞUM TARİH!"
Yıl 1932, Marmara Köşkü. Gazi'nin çay daveti var. Ata orada anılarından söz ediyor. Bu arada gençlerin soru yağmuruna da tutuluyordu. Dinlerin toplumlar üzerindeki etkileri nelerdir? Devletin ekonomi politikası nedir? İlk zaferi nerede kazandınız? Tarih kongresi için ne düşünüyorsunuz? Büyük Ata, hepsine kimi uzun kimi kısa yanıtlar veriyordu. O arada yaşlı bir öğretmen şunu sordu: Efendim sizin doğum gününüzü bulamadık. O günde Halkevlerinde bir tören yapmak istiyoruz. Ata bu soruya cevap vermiyor gözlerini toplantıda bulunan Enver Behnan Şapolyo'ya çeviriyor ve soruyor: Ben ne zaman doğdum? 19 Mayıs 1919 Paşam. Evet, işte benim doğduğum tarih!( Enver Behnan Şapolyo 16. 22)
(Atatürk) "Bu arada beni en çok üzen şey nedir bilir misin? Halkımızın aklında kökleştirilmiş olan, her şeyi başta bulunandan beklemek alışkanlığı...İşte bu fikirde; herkes büyük bir kadercilik ve rahatlık içinde, bütün iyilikleri bir şahıstan, yani şimdi benden istiyor, benden bekliyor; fakat nihayet ben de bir insanım be birader, kutsal bir kuvvetim yoktur ki..."
Sayfa 128 - TRUVAKitabı okudu
KENDİSİNİ ÇOK ÜZEN ÜLKE SORUNLARI
"Her ne hal ise üzüntüye değil, hatta ufak bir tereddüde dahi düşmeye mahal yoktur; halimizi bilmekle beraber, cesaretimizi kaybetmemeli, ümit ve şevk içinde yolumuza devam etmeliyiz; er geç, fakat muhakkak gayemize varacağız. (Hasan Rıza Soyak 9 s. 68-69)
Sayfa 129 - TRUVAKitabı okudu
ATATÜRK'ÜN DİN HAKKINDA FİKRİ VE YORUMU
"Din vardır ve lazımdır. Temeli çok sağlam bir dinimiz var. Malzemesi iyi, fakat bina uzun asırlardır ihmale uğramış. Harçları döküldükçe yeni harç yapıp binayı takviye etmek lüzumu hissedilmemiş. Aksine olarak birçok yabancı unsur,(tefsirler, hurafeler) binayı daha fazla hırpalamış. Nihayet bu çok yaygın bina dokunulamaz ve tamir edilemez hale getirilmiştir. Bunu; ülkeyi yıllarca yönetenler isteyerek veya bilmeyerek yapmışlardır. Bugün bu binaya dokunulamaz, tamir de edilemez. Ancak zamanla çatlaklar derinleşecek ve sağlam temeller üstünde yeni bir bina kurmak lüzumu hasıl olacaktır.
Reklam
Yurt Gezileri
"Ben vazifemin bitmediğini, yüklendiğim sorumluluğun da yüksek ve çetin olduğunu idrak ediyorum. Arkadaşlar! Bu vazife bitmeyecektir, ben toprak olduktan sonra da devam edecektir. Ben ise sevine sevine bütün varlığımı bu kutsal vazifeme hasredeceğim ve onun yüksek sorumluluğunu yüklenmekle mesul olacağım. Vazifeye başarı ile devam edeceğim. Çünkü büyük milletimizin kalp ve vicdanından, bana karşı sarsılmaz bir emniyet ve itimadın taşmakta olduğunu görüyorum. Bu, benim için büyük kuvvettir, büyük güvendir. "
Sayfa 127 - TRUVAKitabı okudu
ATATÜRK'ÜN DİN HAKKINDA FİKİR VE YORUMU
Din, bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine daima saygı gösteririz. Düşünüşe ve yorumlara karşı değiliz. Biz sadece, din işlerini millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, saçma görüş ve uygulamalara dayanan katı ve sapık hareketlerden sakınıyoruz. Yobazlara asla fırsat vermeyeceğiz. (Asaf İlbay 17 s. 12)
Sayfa 111 - TRUVAKitabı okudu
"TÜRKİYE CUMHURİYETİ TÜRK MİLLETİNİN ÖZ VE AZİZ MALIDIR"
Konya'da Atatürk'e, halk tarafından, hediye edilmiş olan konakta, Konya mebuslarından bazılarının da, davetli olarak, bulunduğu bir akşam yemeğinde, Milli Mücadele'den söz açılmıştı; sofrada bulunanlar, o zaman a ait hatıralarını anlatıyorlardı; Atatürk çok neşelenmişti. Bu tatlı sohbet en hararetli noktasına geldiği bir sırada mebuslardan Refik Bey (Koraltan), Atatürk'e hitaben uzun bir nutuk vermeye koyuldu; özet olarak: -Her şeyi yapan sensin, bütün varlığımızı sana borçluyuz; sen olmasaydın, başka hiç kimse, hiç bir şey yapamazdı, bundan sonra da yapamaz; Allah seni başımızdan eksik etmesin! demek istiyordu. Atatürk'ün neşesi kaçmış, sıkılmaya başlamıştı; bahsi kapatmak istedi: Beyefendi, dedi, bütün yapılanlar, herkesten evvel büyük Türk milletinin eseridir; onun başında bulunmak bahtiyarlığına ermiş bulunan bizler ise, ancak gene onun şuurlu fedakarlığı sayesinde ve fikir ve iman birliği içinde müşterek vazife görmüş, öylece başarı kazanmış insanlarız; hakikat bundan ibarettir demişti.(16 s. 46)
Çalışma şekli
Atatürk çalışmalarında; zaman, mekan, hatta imkan şartlarıyla ilgili değildi; nerede, hangi şartlar altında olursa olsun bir vazife karşısında bulundu mu, hiç vakit kaybetmeden, onun icabını yapmaya koyulurdu. Cumhurbaşkanı olduktan sonra ve normal zamanlarda bile, çok kere, kırda, bayırda yere oturarak veya otomobil içinde çalıştığı, evrak tetkik ve imza ettiği olmuştur.
Sayfa 25 - TRUVAKitabı okudu
17 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.