Atatürk'ün Din ve Laiklik Anlayışı

Ethem Ruhi Fığlalı

Atatürk'ün Din ve Laiklik Anlayışı Quotes

You can find Atatürk'ün Din ve Laiklik Anlayışı quotes, Atatürk'ün Din ve Laiklik Anlayışı book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Kur'an-ı Kerim'in indirildiği dönemin ve coğrafyanın bütün şartları tam olarak tanınmadan, Kur an'ın muhtevası / içeriği ve amacı gereğince kavranamaz. Mesela Mekke ve Medine'nin şartları birbirinden çok farklı olduğu için, Kur an-ı Kerim'in mesajı da Mekke ve Medine dönemlerinde gerek üslup gerekse muhteva/içerik açısından farklılık gösterir. Nitekim Yüce Allah, Mekke'de ilk inen ayet ve sürelerde toplumun çözüm bekleyen hayati meselelerinin şirk / Allah'a ortak koşma. puta tapma, ahirete inanmama, fakirlerin sömürülmesi, ekonomik ve toplumsal ahlaksızlık, topluma karşı sorumsuz davranışlar olduğunu açık ve kısa ifadelerle, ama anlamı derin ve düşündürücü bir üslupla sıkça söyler. Bu hususları gündeme getirirken de bölge insanının şu ya da bu biçimde aşina olduğu/tanıdığı-bildiği, kültür hafızasında yeri bulunan meseleleri, yani geçmiş peygamberlerin kıssalarını kullanmıştır.
Sayfa 14 - Atatürk Araştırma MerkeziKitabı okudu
"Din sabittir, değişmez ve evrenseldir; şeriat ise dinamiktir. Din ruh ise, şeriat bedendir; büyür, gelişir, ihtiyarlar..."
Sayfa 39 - Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı/ 2. BaskıKitabı okudu
Reklam
[Milletin varlığını sürdürebilmesi için birevleri arasında düşündüğü ortak bağ, yüzyıllardan beri gelen şekil ve niteliğini değiştirmiş. yani millet, dine ve mezhebe dayalı bağ yerine Türk milliyeti bağıyla bireylerini toplamıştır. Millet, uluslararası genel mücadele alanında hayat ve kuvvet sebebi olacak ilim ve vasıtanın ancak çağdaş uygarlıkta bulunabileceğini değişmez bir gerçek olarak kabul etmiştir. Sonuç olarak efendiler, millet, saydığım değişikliklerin ve inkılapların doğal ve zorunlu bir gerekliliği olarak genel idaresinin ve bütün kanunlarının ancak dünyevi ihtiyaçlara dayanmasını ve ihtiyaçların değişmesi ve gelişmesine göre sürekli olarak değişim ve gelişim göstermesini esas alan dünyevi bir yönetimi olmazsa olmaz saymıştır). 9 Nisan 1928'de kabul edilen ve Anayasa'nın 2. maddesindeki "Türkiye Devletinin dini, Din-i İslam'dır" hükmünün kaldırılmasından sonraki durumda, "din ile devletin ayrılma prensibi, devlet ve hükümetin dinsizliği tervici manasını tazammun etmemelidir/kapsamamalıdır. Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, dinlerin, devleti idare edenlerle edecekler elinde bir ålet olmaktan kurtuluş teminatıdır… Bu sebepledir ki, beşeriyetin manevi saadetlerini deruhde eden din, ağyar eli değmeyen vicdanlarda bülend mevkiini ihraz ederek Allah ile ferd arasında mukaddes bir temas vasıtası haline girmiş bulunacaktır…" şeklinde ifade edilen anlayışa göre hareket edilmiştir.
Sayfa 93 - Atatürk Araştırma MerkeziKitabı okudu
Daha baştan itibaren İslâm'da imân ve ibadet hükümleri dışındaki muamelât ile ilgili şeriat hükümlerinin her zaman değişime açık içtihadi/yoruma bağlı konular olduğunda hiçbir tereddüdü bulunmayan akılcı İmam Mâturidi ve Mu'tezile mezhebinin anlayışı ve görüşü yerine; "statükocu" ve insanı "edilgen" kılan Eş'ari anlayışın Allah ve insan görüşü egemen kılınınca, dinin yatay boyutunu oluşturan muamelat hükümlerinden ibaret "şeriat" da tıpkı "din" gibi "değişmez"lik zırhına büründürülmüştür. Bununla da yetinilmemiş, Hz. Peygamber'in Sünneti, sahabenin sözleri ve görüşleri, ilk devir ulemasının görüşleri de "dokunulmazlık" sınırları içine alınarak tıpkı "şeriat" gibi "değişmez"lik imtiyazına kavuşturulmuştur. Bu ise, kuşkusuz Kur'an'ın parlak ve dinamik ruhuna tamamen zıt ve aykırı bir durumdu. Dini cehalete, meskenete ve "ataların" emrine teslim etmek demekti.
Sayfa 45 - Atatürk Araştırma MerkeziKitabı okudu
İlk halifelerin şeriat uygulamaları...
İlk dört halife döneminde de toplumun ihtiyaçlarına, toplumun değişim ve gelişimine paralel bir biçimde, İslâm mesajına uygun yöntemle ortaya konan çok zengin ve değerli uygulama ve yorum örneklerine rastlanmaktadır. Mesela Kur ân'da zekât vermeyenler için bir had (ceza) tayin edilmiş değildir. Buna rağmen ilk halife Hz. Ebu Bekir, zekât
Sayfa 41 - Atatürk Araştırma MerkeziKitabı okudu
Din ve mezhep, herkesin vicdanına kalmış bir iştir. Hiçbir kimse,hiçbir kimseyi, ne bir din ne de bir mezhep kabulüne icbar edebilir (zorlayabilir). Din ve mezhep, hiçbir zaman politika aleti olarak kullanılamaz.
Sayfa 95 - Atatürk Araştırma MerkeziKitabı okudu
Reklam
107 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.