Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Atilla'dan Timur'a Avrupa ve Asya

Emmanuel Berl

Atilla'dan Timur'a Avrupa ve Asya Sözleri ve Alıntıları

Atilla'dan Timur'a Avrupa ve Asya sözleri ve alıntılarını, Atilla'dan Timur'a Avrupa ve Asya kitap alıntılarını, Atilla'dan Timur'a Avrupa ve Asya en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Vazgeçilemeyen bir tutku, bir kader yaratır, derler.
Sayfa 202 - Doğan Kitap YayınlarıKitabı okudu
Kuşkusuz Moğol efsanesi, kaderin çok önceden çizdiği bir yoldan yürüyecekti; çünkü Cengiz'in inanılmaz genişlikteki fetihleri, genişlikleri kadar, çok kolay elde edilmiş olmalarıyla da tarihçileri şaşırtır. Cengiz, insanlık tarihinin tanıdığı en "şanslı" fatihtir. En geniş toprakları geride bırakmıştır. İmparatorluğu, İskender'in imparatorluğundan dört ya da beş kat, Napolyon'unkinden yedi ya da sekiz kat daha genişti. Ve kendisi, kendisi için "olağanüstü hiç bir özelliği olmadığını" söylüyordu. Cengiz hiçbir şey için zorlanmadı. Kaderini zorla tayin etmedi, kader onun için çok önceden bu yolu hazırlamıştı.
Sayfa 165 - Doğan Kitap YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İnançlar açısından, Moğolların boş inançlara bağlı fetişizmleri ve pozitivizmleri, Cengiz Han'ın olağanüstü hoşgörülü siyasetinin kaynağı olmuş ve imparatorluk bu sayede pek çok dostluk ve işbirliğinden faydalanmıştır.
Sayfa 167 - Doğan Kitap YayınlarıKitabı okudu
Moğol devletinin idarî yapılanması kusursuzdu. Bir polis örgütü kurulmasının yanı sıra, Çin'den İran'a ve Karadeniz'e kadar ticaret yolları da kervanlara açılmıştı. Léon Cahun: "Moğolların yarattığı kargaşa değil, inanılmaz düzen insanları korkutuyordu" diye anlatır.
Sayfa 170 - Doğan Kitap YayınlarıKitabı okudu
Bir kez daha Timur, cüret, kurnazlık ve doğrusu, gizemli bir şans sayesinde, düşmanını yenmişti. Moğolları Volga'ya kadar izledi, sonra birden İran'a doğru yön değiştirdi. Dinyeper kıyısında Altınordu Moğollarının bazı birlikleriyle karşılaştı, onları da yendi. Ve öylesine bir güçle saldırmıştı ki, dağılan Moğolların bir bölümü Finlandiya'ya kadar gidecekti.
Sayfa 250 - Doğan Kitap YayınlarıKitabı okudu
Hülagü, çok akıllıca bir siyasetle öncelikle ağır hasta olan İslam'da hâlâ biraz gücü olan iki kuruma Haşhaşi tarikatına ve Bağdat Halifeliği'ne yöneldi. Haşhaşiler yok edildi. Moğollar peş peşe bütün kalelerini -Hasan Sabbah'ın gücünün beşiği ve simgesi olan ünlü Alamut da dahil olmak üzere- ele geçirdiler. Kaleler tamamen yıkıldı ve içindekiler kılıçtan geçirildi: Militarizm, anarşizmi yenmişti. 1251'de Hülagü, kural gereği yapılan bir kuşatmadan sonra Bağdat'a girdi. Dört yüzyıldan beri Abbasi halifeleri Bağdat'ta görkemli zenginlikler içinde hüküm sürmüşler ve siyasi güçlerini kaybetmiş olsalar bile, dinî otoritelerini muhafaza etmişlerdi. Bağdat yıkıldı, bir hafta süren talan sırasında, söylenenler doğruysa, 800.000 Müslüman öldürüldü. Hülagü'nun süvarileri, halifeyi atlarının ayakları altında çiğnediler.
Sayfa 180 - Doğan Kitap YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Moğollarda ordu, savaşmakta olan ulustu; ulus barış halindeki ordu!
Sayfa 168 - Doğan Kitap YayınlarıKitabı okudu
Gazneli Mahmud İran'ın büyük bir bölümünden başka, Hindistan'ı fethetmişti. Göz kamaştırıcı zenginliklerin talanıyla beslenmiş büyük bir imparatorluk kurmuştu. Mahmud Müslüman'dı, ama hilalli bayrağının altında ona saldırgan gücünü sağlayan, Türk militarizmiydi. Mahmud bütün Orta Asya topraklarında büyük Turan'ı uyandırmıştı.
Sayfa 146 - Doğan Kitap YayınlarıKitabı okudu
Cengiz Han
Beyler meclisi, Türklerin büyük karar organı Kurultay, 1206'da Timuçin'e Cengiz Han unvanını verdi. Demek ki tüm Türk-Moğol kabilelerinden büyük lideri, hanlar hanı olduğunda elli bir yaşındaydı. Sorumluluklarını bilen, keskin zekâlı ve ileri görüşlü bir lider olarak...
Sayfa 166 - Doğan Kitap
Osmanlılar Frank Haçlılarının, Hülagü Nasturilerinin ve Moğol paganizminin izlerini sildiler. Çağatay'ın hanlığı zaten hilale katılmıştı. Bir süre önce yok olmanın eşiğine gelmiş olan İslam, Küçük Asya'ya, ebedi oluşunun verdiği huzurlu güvenle, tekrar egemen olmuştu. Müslümanlar dünyası ile Çin dünyası arasında geniş bir bölgede belirsizlik vardı. Yasa ve Kuran, birbirine karışmadan, karşı karşıyaydı. Türkistan'da Çağatay'ın hanlığı, Ögedey'e ve Tuluy'a olan nefret yüzünden Kuran'ı benimsemişti. İslam henüz köklerini güçlendirmiş değildir. Batu'nun Hanlığını, Güney Rusya'yı kazanabilmiş değildi. Ve steplerin kaderinin ne olacağını kimse söyleyemezdi. Ama, er ya da geç, oradan yeni bir fatihin çıkacağını düşünmek yanlış olmazdı. Türk-Moğol kabileleri daha uzun süre Arap-İslam duvarı ile Çin duvarı arasında dolaşarak yaşamaya razı olamazdı. Mingler Lişe Min'in siyasetine geri dönerek, Çin Seddi dışında yürüyüşlere çıkmağa niyetli görünmüyorlardı. Osmanlılar, her şeyden önce, Avrupa'ya yönelik talep ve tasarılarının peşindeydi. Irklarının ve yenilmezliklerinin kaynağı olan Turan'la ilgilenmiyorlardı. Her şey, evet her şey, Türk dünyasının bağrından çıkacak yeni lidere bağlıydı. Kuşkusuz tarih, akışına, Timur kadar büyük etki yapmış insanlara çok az rastlanmıştır.
Sayfa 240 - Doğan Kitap YayınlarıKitabı okudu
129 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.