Auschwitz'den Diyarbakır'a 5 No'lu Cezaevi

İrfan Babaoğlu

Oldest Auschwitz'den Diyarbakır'a 5 No'lu Cezaevi Posts

You can find Oldest Auschwitz'den Diyarbakır'a 5 No'lu Cezaevi books, oldest Auschwitz'den Diyarbakır'a 5 No'lu Cezaevi quotes and quotes, oldest Auschwitz'den Diyarbakır'a 5 No'lu Cezaevi authors, oldest Auschwitz'den Diyarbakır'a 5 No'lu Cezaevi reviews and reviews on 1000Kitap.
"5 No ' lu göndereyim de görün gününüzü", dediler, gönderildiler ve günlerini gördüler. Görecekleri günler en beterindendi. Doğduklarına , yaşadıklarına , yaptıklarına pismalık getireceklerdi . El atılmadık organ , ele alınmadık işkence aleti kalmadı . Günlerinden ve gecelerinden bir parça an eksik bırakılmadı.Kusurda , iğrençlikte , insansızlaşmada kusursuzdular.
Yaraları iyileşmeye yüz tutan tutuklular akşamları hep birlikte, o dönemin gözde türküsü olan "ez berfim berfim berfim lê lê nar lê lê nar , ez berfa çîyayê sorim lê lê nar hey delalê ..."türküsü eşliğinde dilan tutardı..
Reklam
Biraz daha geçince daha içli duygulu bir türkü başlardı geniş koğuşta." Çemmo çemmê şikestunê oyy oy . Çem buye gola xwîne oyy oy. Çemo key tu nizanî oyy oy ooy oy , teslim nabin bı zorê ooy oy oyyyy" bu türkünün ezgisi eskiydi, "oy dere kızıl dere " türküsü makamındaydı. Ama söz ve içerik yeniydi.
Evlerini, işyerlerini dışarıda emanet edeceği birilerini bulamadan askeri cemselere atılmış ve toplama kampı durumundaki İstihkama taşınmışlardı. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, okullarını yarıda bırakan gençler; eski püskü, yırtık, tozlu ve kurumuş kanlı giysiler içinde gelenler 15 ile 30 gün arasında burada bekletilirlerdi. Ama aynı gün, yine irili ufaklı gruplar halinde ortalama 50 kişi de tutuklanır "5 Nolu"ya, o an için ne olduğu bilinmeyen yere gönderilirlerdi.
İşkencede sınır tanımaz zalim bir insandı. Döneminde yüzlerce, binlerce insanı köy meydanlarında falakadan geçirir, işkence ederdi. Bu işkencelerde onlarca insan hayatını kaybetti. Emrinde de o dönem ilçe emniyet amiri olan Hüseyin Kocadağ vardı. (Hüseyin Kocadağ da sonradan Susurluk'ta, 3 Kasım 1996'daki kazada can veren Emniyet Müdürü idi.
12 Eylül'ün generalleri için en tantanalı, sahte zaferlerle dolu ilk aylarıydı. Önder ve öncü arkadaşlardan aldıkları görüntü ve sözleri çarpıtacak, kelime ve cümleleri ayıklayacak ve tek kanallı siyah-beyaz devlet televizyonunda karalama amaçlı psikolojik propagandalarına alet edeceklerdi.
Reklam
Evet orası Esat Oktay'a göre bir okuldu, hem de askeri okul! 30 yıl sonra oranın okul yapılmasını isteyenler Esat Oktay'ın okulunu hatırlarına getirsinler de öyle konuşsunlar.
Hücrelerde Mart -Mayıs 1981 tarihleri arası önemlidir. Direniş ile tes- limiyet, ihanet ile zafer en keskin anlarıyla burada cereyan eder. Kemal Pir'in "Dünyanın kalbi Ortadoğu'da, Ortadoğu'nun kalbi K..istan'da, K..stan'ın kalbi Diyarbakır'da atmaktadır" sözü o dönemin çelişki ve ça- tışmasının nerelerde olduğuna işaret etmesi bakımından önemlidir
Bu durum sonradan düzeltildi. Hadi, mahkemede ifadelerin verilmeye başlandığı ilk günlerde bu duruma Hayri Durmuş arkadaşın itiraz ettiğini aktardı bize. TCK'nın 450. maddesi adi olaylar için, adam öldürme, bi reysel cinayet falan için geçerli olan ve ceza maddesinde yeri olan bir maddeydi. Biz ise siyasi tutuklularız ve siyasal amaçlarımız vardır, demiş. İtiraz noktası buradaydı. Bu durumu düzeltme ihtiyacı duyan askeri savcı da ceza sevk maddesinin bundan sonra 450. madde değil, 125. madde olduğunu mahkeme heyetine ifade etmiş.
51 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.