Bir aralık kilise yaptırmaya kalkıştı.Tabii bunu da kendi başına, mimara filan danışmadan yapmaya kalktı.Tuğlaları pişirirken bir ormanı yaktı.Temeli bir katedrale göre hazırlattı; duvarlar tamamlandı, kubbe yapılırken yıkıldı. Yeremey Lukiç ikinci bir kubbe oturttu, o da düştü. Üçüncü defa da aynı şey oldu.Bu kez Yeremey Lukiç'i bir düşüncedir aldı: İşin içinde iş olmalıydı..Uğursuz bir büyü ona engel olmak istiyordu...Bunun üzerine köyde ne kadar kocakarı varsa hepsini sopadan geçirdi.Kocakarılar dayağı yediler ama kilise gene kubbesiz kaldı.