Əslində, xoşbəxtlik hər insanın xüsusi olaraq hazırlanmalı, təkmilləşdirməli və qorumalı olduğu bir haldır. Öz daxili aləmlərini nəzərdən keçirməyi öyrənən insanlar həyatlarını özləri dizayn edə bilərlər.
Her bir yeni çağda, belki her yeni kuşakta ya da içinde yaşadığımız koşullar hızla değişiyorsa birkaç yılda bir, bilincin özerkliğini sağlamak için ne yapmak gerektiğini yeniden düşünmek ve yeniden ifade etmek gerekir.
Sorun, içimizde hissettiğimiz her şeyi doğamızın gerçek sesi olarakkabul etmemizin son zamanlarda moda haline gelmiş olmasıdır. Günümüzde pek çok insanın güvendiği tek otorite içgüdülerdir. Bir şeyinşana kendini iyi hissettiriyorsa, doğal ve kendiliğinden geliyorsa,doğru olmalıdır. Ancak, genetik ve toplumsal yönergelerin önerilerinisorgusuz sualsiz kabul ettiğimizde, bilincimizin denetiminden vazgeçerve kendi dışımızdaki güçlerin zavallı oyuncakları oluveriririz. Alkole yada yiyeceklere hayır diyemeyen ya da seksten başka bir şey düşünmeyen kişi, kendi psişik enerjisini yönlendirecek özgürlükten yoksundur
Bu arada, varolan kiliselerde avuntu arayanlar, buldukları huzur karşılığında, dünyanın işleyişi hakkındabilinenlerin büyük bölümünü görmezden geleceklerine ilişkin söze dökülmeyen bir anlaşma yapıyorlar.