Bir Yakut Türkünün güncesi.Yüz yaşındaki o bilge diyordu ki:
1. Sevebilme yeteneği dünya üzerindeki en önemli yetenektir. Herkesi sevmeyi öğren. Özellikle de düşman bildiklerini...
2. Tüm gücünle diğer insanlara yardım etmeye çalış. Eğer mutluluk veremiyorsan en azından zarar da verme.
3. Zorluklar hayatın olağan durumlarıdır. Daha ciddî
insan bilmeli ki her şey aslında sâdece karşıtıyla varlık bulur. Kötü yoksa iyi, çirkin olmadan güzel kıymetsizidir. Ateş, bütün ruhların ışığıdır aslında. Tehlikeyi göze almak ve kendi hayatının dizginlerini kabullenişe bırakmamak gerek. Yazgı/kader ve Tanrı varsa bile, unutulmamalıdır ki irade de var. İnsanlara her durumda ardında saklandıkları yazgının tümüyle kendilerini aldattıkları bir kurmaca olduğunu göstermek gerekir. Tanrı, bu denli kusursuz bir düzende böylesi büyük bir hataya düşmüş olamaz. İnsanları ruh ve beden olarak yaratmış ve önlerine cennet ve cehennem gibi iki seçenek sunmuşken onları hazır edilmiş kesin bir yazgıyla dünyaya gönderdiğine inanmak akla hakaret değil midir?
“Bir gün bakacaksınız gökteki kartallar, dağları örten ormanlar yok olmuş, atlar ehilleştirilmiş ve her yer insanoğlunun kokusuyla dolmuş. İşte o gün insanoğlu için yaşamın sonu ve varlığını sürdürebilme uğraşının başlangıcı başlamış olacak.”
Evet, yazgı vardır. Evet, dünyaya gözünü açtığında insan yazgısıyla doğar ama bu bir hazır metin değildir ki insana sâdece yaşaması kalsın. Hayat boyunca yaşayacakları belli olan insana her defasında birçok kapı açılır. Yaşanacak olanlar yazgıda vardır ama insanın hangi kapıyı açarak onun ardındakini seçeceğine kendisi, yâni iradesi karar verir. İşte bunu anlayabilen ruhlar, ezeli ve ebedî bir yalnızlığa mahkûm etmez kendini. Ruhu ve bedeni birlikte hareket edebilen insanların kalbini ve beynini kullanmaması hâlinde kukladan bir farkı kalır mıydı insanın? İnsan zor olanı yapmalı ve kendisi için bir karara varmalı. Çalan kapıyı açarsa kabullenmiştik hissi adeta bir hırsız gibi onu bayıltarak evini, benliğini soyacak. Eğer açmazsa vazgeçip bir başka kapıyı çalacaklar.