Merhaba bugün size dram türünde yazılmış bir romandan bahsedecegim. Dram ama ne dram...
Hızlı bir tüketim çağındayız, her şeyi hızla tüketiyoruz. Kıyafetlerimizi, yiyeceklerimizi, çevremizdeki insanları, duygularımızı... Anı yaşamayı unuttuğumuz gibi, yaşadıklarımız karşısındaki hislerimizi de yitirdik. Herkesin mutlu, sorunsuz ve her gün eğlendigini dusunuyor ve bunun sonucu olarak yaşadığımız olumlu gelişmeler karşısında kaderimize sukretmiyor, bunu zaten hakedilmis bir sonuç olarak karşılıyoruz. Olumsuzluklar karşısında ise karalar bağlıyor, bütün sorunların bizi bulduğunu düşünerek kaderimize veryansın ediyoruz. Duayı şükretmek için değil, isteklerimize ulaşmak için araç olarak kullaniyoruz.Yaşama sevincimizi, yaşadığımız olumlu anlarla sınırlandırıyoruz.
Küçük yaşta hayalleri, umutları çocukluğu; annesi ve babası ile sular altında kalan Cafer'in hayatında daha kötü ne olabilirdi ki...
Kesinlikle sürpriz sonlu biten bu romanin şükretmeyi öğretmek üzerine yazıldigini düşünüyorum.
Lütfen ruhsal olarak kendinizi dayanıklı hissettiğiniz bir zamanda okuyunuz.