Babam Sultan Abdülhamid

Ayşe Osmanoğlu

Babam Sultan Abdülhamid Quotes

You can find Babam Sultan Abdülhamid quotes, Babam Sultan Abdülhamid book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
BABAMIN GEÇİRDİĞİ KAZALAR (1)
Kendi şöyle anlatırdı: “Babamın saltanatı zamanında, on iki yaşında idim. Her sabah ata binip saraydan kaçmayı âdet edinmiştim. Başımı alır, İstanbul'un her tarafına gider, bendegânımdan (özel hizmetli) kimseyi yanıma almak istemezdim. Yine böyle bir gün İstanbul tarafında gezerken atımı zaptedemedim. At hızla koşmaya başladı ve beni, o zaman
Sayfa 34
BABAMIN GEÇİRDİĞİ KAZALAR (3)
Bir de ateş kazası geçirmiştir: Eskiden sarayda mum kullanılırdı. Bir gün yatarak okurken tül cibinlik nasılsa alev almış, babam da cibinliği çekip yere atarak söndürmüşse de ondan sonra cibinlik kullanmaz olmuştu. “Cibinlik iyi değildir, havayı tutar” derdi. Fakat Selânik'te sivrisineklerin çokluğundan karyolasına cibinlik taktırmaya mecbur olmuştu.
Sayfa 35
Reklam
BABAMIN KAHVE İÇME TARZI
Kahveyi pek severdi. Fakat yalnız Yemen kahvesi kullanırdı. Yemeklerden sonra kahve içtiği gibi, arada da ayrıca altı yedi defa içerdi. Kendi emektarlarından, şehzadeliğinden beri kahvesini pişiren Halil Efendi, kahvecibaşı idi. Babamın mizacını öğrenmişti. Kahvesi ne koyu, ne de açık ve sade olarak pişirilirdi. Halil Efendi nöbet odasının yanındaki kahve ocağı denilen yerde oturur, emir beklerdi. Evine geç gider, sabahları erken gelirdi.. Halil Efendi, ölmeden biraz önce babama: “Efendimiz! Ben sık sık hasta oluyorum. Damadım Ali kulunuza emniyet ve itimadım vardır. İyi çocuktur. Müsaadeniz olursa efendimizin kahvesini pişirme tarzını öğreteyim. Benden sonra efendimizin kahvesini o pişirsin” demiş, babam da bunu kabul etmişti. Hakikaten az zaman sonra Halil Efendi öldü. Yerine damadı Ali Efendi geçti. Kahvecibaşı beyaz eldiven giyer ve kahveyi öyle pişirirdi. Pişirdiği kahveyi Harem kapısına kadar kendi getirir, zili çalar, nöbetçi hazinedarın eline teslim ederdi. Kahve tepsisi, babamın annesi Tirimüjgân Kadın'ın yadigârı küçük altın bir tepsi olup üzerine gümüş bir cezve ve iki tane porselen beyaz fincan konurdu. Fincanlarda babamın markası vardı. Babam birinci fincanı içtikten sonra ikinciyi diğer fincanla içerdi. Kahveyi sigarayla birlikte ve ağır yudumlarla içerdi. Annemle beraber içtikleri vakit aynı fincanlardan bir çift daha getirirlerdi. Kahvecibaşı Ali Efendi, babamın ölümüne kadar hizmetinde bulunmuştur. Biz, çocuklarından hiçbiri huzurunda kahve içmedik. Yalnız annemle diğer haremleri içebilirlerdi. Gençlerin kahve ve sigara içmeleri sarayda çok ayıp sayılırdı.
Sayfa 32
SULTAN ABDÜLHAMİD'İN BİNİCİLİĞİ VE YAŞADIĞI SÜİKAST
Sultan Abdülhamid, binicilikte çok ustaydı. En azgın atları bile idare edebilmesi sayesinde, padişahlığında başına gelen mühim bir kazadan kurtulmuştur: Padişahlığının beşinci veya altıncı yılında, bir cuma selâmlık alayını Ortaköy Camii'nde yaptırmış. O güne kadar selâmlıklara atla gidermiş. Mütadı üzere yine atla çıkmış. Kimler ve nasıl yapmışlarsa ata neft yağı sürmüş oldukları için saraydan camiye kadar pek ziyade güçlükle be birkaç defa yere çarpılmak tehlikesini atlatarak sırf usta binici olması sayesinde gidebilmiş. O günden sonra da bir daha atla selâmlığa çıkmamış. Ondan sonra araba kullanmaya başlamış. 
Sayfa 32
BABAMIN GECELERİ KİTAP OKUTTURMASI
Babam geceleri odasında kitap okutturduğu için aleyhtarların söylemediği kalmamıştır. Halbuki bu tamamiyle onun hususi hayatına ait bir meşgaleydi ve kitap okutturup dinlemek gibi en masum bir sahada tecelli ediyordu. Babam ise bu kitap okutma işini şöyle izah ederdi: “Gündüzleri beni meşgul eden işlerin ağırlığından kurtulmak, zihnimi başla taraflara sevkedip düşüncelerimi defetmek ve rahat uyuyabilmek için her gece odamda kitap okutturuyorum. Okuttuğum eserler ciddi olursa büsbütün uykum kaçıyor. Onun için birtakım romanlar tercüme ettiriyorum” der ve gülerek ilâve ederdi: “Küçüklüğümde dadım bana ninni söylerdi. Şimdi de okunan kitaplar aynı tesiri yapıyor. Esasen yarı dinliyor, yarı dinlemeden uykuya dalıyorum. İşte benim uyku ilâcım budur.”
Sayfa 33
BABAMIN GEÇİRDİĞİ KAZALAR (2)
Babamın geçirdiği ikinci mühim kaza Sultan Aziz zamanında olmuştur. Maslak'tan gelirken çifte atlı olan arabasının atları coşmuş, babam gemi azıya alan atları zaptedemeyip sonunda kendisini arabadan atmaya mecbur olmuş, burnundan bir yara aldığı gibi başı da çarparak birkaç ay hasta yatmış ve yine Doktor Masiro tarafından tedavi edilmiştir.
Sayfa 35
Reklam
337 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.