Biz ne ren geyiğini ne de ihtilali gördük. Biz yanan bir fitildik. Yanıp yok olmadan önce, altımızda giderek kararan dünyayı ancak bir an için görür gibi olduk.
Aslında hiç bilmedik unutulmuş şarkıları, gerçekte yaptığımız şey aynı zamanda aslında onları aslında onları hiç bilmediğimizi ve aslında ne kadar harika olmaları gerektiğini anlamakken sadece onları bildiğimizi hatırladığımızı düşünüyoruz.
Bu eserde bir babanın hazin dramlı yalnızlığını anlatırken, diğer yandan bir eşin vefalığını ve annenin sabrını, liderliğini, şefkatini görürsünüz. Bir diğer pencereden baktığınızda çocuk olmuş bir babası olan bir evladın yüreğinde ki acıyı ve içindeki halin kabullenmemesi feryadını bulursunuz...
Zaman saatimizi çalıştıran zemberek yay'ın üretilmiş zamanımız taksim ederken, dünyevi günümüzde bize sonulan 86.400 saniyenin ilmek ilmek işleyerek eridiğini farkediyoruz.
(Tavsiye ederim)
Ve o hayal ettiğin dünya gerçek olmasa bile her zaman daha iyidir; çünkü o dünyada sevgilini terk etmemişsindir, çocuğundan vazgeçmemişsindir, kardeşine sırt çevirmemişsindir.
"Gökyüzü, siluetlerini güneşin çevrelediği ve akla hayale gelebilecek en berrak ve en temiz mavinin üzerine serpiştirilmiş, kara bulutlarla dolduğunda onu düşünürdüm."
Franz Kafka Kurgu Ödüllü bu kitabı nasıl okuduğunuzu bilemeyeceksiniz demek isterdim. Ama maalesef dili öyle çetrefilli, öyle uzun cümlelerle anlatmış ki kurguyu anlamak güçleşiyor. Okuduğunuz bir baba oğulun aynı kaderi paylaşan zor bir hikayesi. Modern tıbbın olmadığı bir dönemde epilepsi hastalığıyla olan yıkımı okuyorsunuz. Zor ve yoran bir anlatımla.