‘Bende bir badem var. Sizde de var. Üzerine en çok titreşimlerinizde ya da en çok lanet ettiklerinizde de var. Fakat hiç kimse bunu hissedemez. Yalnızca bunun varlığı bilinir, o kadar. Bu hikaye kısaca, bir ucubenin başka bir ucube ile tanışması ile ilgili. İşte o ucubelerden biri benim.’
.
Aleksitimiyi duymuş muydunuz? Duygusal sağırlık olarak da bilinen bir hastalık. Duyguların var olduğunu anlayabilme ancak onları içlerinde duyumsayamama durumu.. Yunjae de bu hastalığa sahip. Kimileri için hayal edilemeyecek kadar güzel olan bu hissizlik onun için bir şey ifade etmiyor. Ama şimdilik.
Çünkü, bizler büyüyoruz. Bedenlerimizle birlikte hayata baktığımız pencereler de değişiyor. Hastalıklarımız, yaralarımız, düşlerimiz ve gülüşlerimiz de renk değiştiriyor..
Yunjae’nin de bir ihtimali olur mu dersiniz?
.
Won Pyung Sohn Badem’i kendi çocuğu doğduktan sonra tasarlıyor. 3 yıl sürüyor yazması. Dünyaya getirdiği çocuğun nelerle karşılaşabileceğini, yavrusunun nasıl bir toplumla yüzleşebileceğini düşünüyor. Ve Yunjae ile Gon’un hikayesini yazıyor..
Gençlik kitabı olarak görünse de herkese seslenen bir mesajı var Badem’in: Sevgi klişe gibi görünse de pek çok şeyi kapsar.. Karanlığı bile..
.
Velhasıl sıcak, içe dokunan bir hikayeydi Badem.
.
Çeviri ise Tayfun Kartav çalışması (kendisinin çevirilerinin çoğalması temennisiyle)