Yazarın kitaplarını seviyorum. Geçmiş ve günümüz arasında ki anlatımı ve hikayeyi bağlayışı çok başarılı.
Konusu:
Bağlanma korkusu yüzünden kaybedilenler, değer verilmeyen anlar, boşa yitip giden sevdalar ve sonrasında kocaman bir yalnızlık, pişmanlık…
Son pişmanlık fayda etmiyor, yıllar geçiyor, gençlik bitiyor….
Sinan, Cem ve Baharın hikayesi bu.
Bu kitap bağlanma korkusu olanlara gelsin.
HAYAT…
Sanki hiç ölmeyecekmiş gibi yıkıp döktüğümüz , kıymet bilmediğimiz , sevmediğimiz , sevenin sevgisini hep görmezden geldiğimiz , gönül almadığımız , hırslarımız uğruna her şeyi yakıp yok ettiğimiz bir dünya düzeni
Ve hayat akıp giderken bazılarımız çok geç idrak ediyor ; Bir zamanlar kör , sağır , dilsiz olduğu insanın aslında hayatındaki en büyük velinimet olduğunu.
Bu durumda yapılacak tek bir şey kalıyor
Ya vakit varken yapılan hatanın farkına varıp gönül almak ya da ellerinin arasından kayıp gitmesine seyirci kalmak.
“Sinan , Cem , Bahar “ arasında yaşanan bir aşk hikayesinden ziyade bir hayat dersi
Kitabın ana fikri : “ Hayatta geç kalmamak “
Yaşanacak güzel şeyler varken gönlünüze yer edinmiş , size değer vermiş , sarıp sarmalamış insanlara geç kalmayın.
Herkes ikinci bir şansı hak eder.
Doğru zamanın gelmesini beklerken hayatınızda yanıbaşınızda duran güzel insanları kaçırmayın ellerinizin arasından.
Diğer kitaplarına nazaran daha ortalama bir kitap.Kelebegin kaderi ile aynı seviyede diyebilirim.Bu kitapla birlikte yazarın tüm kitaplarını okumuş oldum.Nigahdar eseri benim için zirveydi bakalım yeni kitapta onu geçebilecek mi