Bahrü'l-Medid Cilt 5

İbn Acîbe el-Hasenî

Bahrü'l-Medid Cilt 5 Gönderileri

Bahrü'l-Medid Cilt 5 kitaplarını, Bahrü'l-Medid Cilt 5 sözleri ve alıntılarını, Bahrü'l-Medid Cilt 5 yazarlarını, Bahrü'l-Medid Cilt 5 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsanın, diliyle dua etmesi, kalbinde işlerini Allah’a havale etmesi, kalbini herhangi bir hazza ve ihtiyaca bağlamaması gerekir. Kul bazan kendi düşüncesine göre hayır zannederek dua eder, halbuki o iş onun için şerdir. Bazan kul bir şeyi şer görerek onun kendisinden gitmesi için dua eder, halbuki o hayırdır. Bazan sevinçle haber beklediği yerden zarar gelir; bazan da zarar gelecek diye korktuğu yerden sevinçli haber gelir. Bu konuda âyette şöyle buyrulmuştur: “Allah bilir, siz bilmezsiniz” (Bakara 2/216).
isrâ suresi, 11-14. âyetlerin tasavvufi işaretleri.
“Gerçek isyan, kalplerin yaptığı isyandır. Bunlar, Allah’ın kullarına karşı büyüklenmek, Allah’ın yarattığı şeylerden herhangi birini küçük görmek, Allah’ın takdirlerine itiraz etmek ve Allah’ın hükümlerine razı olmamak gibi işlerdir. Sufilerden biri demiştir ki: Ben bir günah işledim, bunun yüzünden kırk senedir ağlıyorum. Kendisine, bu günahın ne olduğu sorulunca şöyle demiştir: Bir şey keşke şöyle olmasaydı dedim istemeden ilahi tecelliye itiraz ettim bunun için ağlıyorum.
Reklam
“Herkes, hayat sahibi ve her şeyi ayakta tutan Allah’a boyun eğmiştir. Zulüm yüklenen, gerçekten perişan olmuştur.”
“Kim bütün varlıkları bir serap gibi görürse o, perdeden geçip bir varlığa yükselir. O, uzaklık ve yakınlık söz konusu olmayan birbirine bitişik bir varlıktır. Ona ulaşan kimse, Allah’tan başka kendisini doğruya ulaştıran göremez. Orada ne hitap vardır ne de hitap et diye bir işaret eden. Kul ilahi huzurda müşahade halinde olduğu için söze ve işarete ihtiyaç yoktur.
Kim Allah’ı tanırsa dili söz söyleyemez hale gelir. Şu ayet bu duruma işaret etmektedir: Rahman’ın azametinden sesler kısılmıştır; orada fısıltıdan başka bir şey işitmezsin.“
Hz. Âdem’den başkası için, eğer mecbur değilse ve kendisinden istenmiyorsa, yaptığı bir hatayı ‘kaderin tecellisidir’ diye savunma hakkı yoktur. Bu, bir velide veya başkasında meydana gelen kusurda, ayırıcı bir ölçüdür. Bunun için Cüneyd-i Bağdâdî’ye, ‘Veli kusur işler mi?’ diye sorulunca hazret, ‘Allah’ın emri, olacağı kesinleşmiş bir hükümdür’ (Ahzâb 33/38) âyetini okumuştur. O bununla, veli kuldan bir kasıt olmadan, kaderin galebesi ve kahrı ile, takdir edilen şeyin meydana geleceğine işaret etmiştir.”
Reklam
32 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.