Burnunu mendiline silmek gibi bir olay Avrupa hayatında sınıf meselesi olup çıkmış. Mendil sahibi olmak bir zenginlik belirtisi olarak görülmüş. IV.Henri'nin tam beş tane mendili varmış. Daha sonra XIV. Louis'nin ise artık bir mendil kolleksiyonu olmuş. Avrupa'da herkesin mendil kullanması için iki yüzyıl geçmiş. Başlangıcında son derece kaba davranışlara sahip olan Avrupalı (gerek halk gerekse yüksek sınıflar) ifrattan tefrite savrularak bir çıtkırıldımlık hevesine kapıldılar sonunda. Yapmacıklı aristokrat tavırlara ulaştığı zaman bile özündeki temel yanlışı gideremedi Avrupalı. Burnunu mendile silmeyi bir gösteriş, bir sınıf ayrıcalığı olarak alan görüş, bu olayı temizlikle bağdaştıramadığı için hep o rahatsız edici anlayışsızlığını devam ettirmiştir. Daha geçen yüzyılda annesi Karl Marx'a yazdığı bir mektupta haftada bir yıkanmasa bile vucudunu sabunlu bir bezle her hafta silmesini öğütlüyordu. Kimbilir kaç Avrupalı vaftizden sonra vücudu hiç su görmeden ölüp gitmiştir.
"Kazanç merkezinin ne olacağını insanın seçmesine bırakılmış. Bakıyorsunuz ahlâkını kaybeden serveti kazanabiliyor, ruhunu kaybeden şöhreti...Bedenî rahatını kaybeden iç huzurunu kazanabiliyor..."