Tenkitli Basım

Bâkî Dîvânı

Bâkî

About Bâkî Dîvânı

Bâkî Dîvânı subject, statistics, prices and more here.

About

Baki, şüphesiz Türk edebiyatının en büyük şairlerinden biridir. Devrinde “Sultanü'ş-şu'ara” olarak tanınan bu büyük sanatkar, hem zamanında hem de daha sonraki yüzyıllarda yetişen şairler üzerinde tesirli olmuştur. Ne yazık ki, Baki'nin sanat yönünü ortaya koyan Divanınının mümkün olduğu kadar yanlış ve eksiklerden uzak tenkitli bir metnine sahip değiliz.
Author:
Bâkî
Bâkî
Estimated Reading Time: 17 hrs. 3 min.Page Number: 602Publication Date: 2019Publisher: Türk Dil Kurumu Yayınları
ISBN: 9789751742001Country: TürkiyeLanguage: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Book Statistics

Reader Profile of the Book

Kadın% 35.7
Erkek% 64.3
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

About the Author

Bâkî
BâkîYazar · 3 books
Asıl adı Mahmud Abdülbâkî olan Divan edebiyatı şâiridir. Sultanüş'şuâra (Şairler sultanı) olarak anılmış, Türk edebiyatının en önemli isimleri arasında yer almıştır. Medine ve İstanbul illerinde kadılık yapmış, Anadolu ve Rumeli eyaletlerinde kazaskerlik görevinde bulunmuştur. Aslında fakir bir ailenin çocuğu idi, babası müezzinlik yapıyordu. Çocukluğunda saraç çıraklığı yapmıştır. Orhan Şaik Gökyay, Baki'nin "saraç" (koşum ve eyer takımları yapan ya da satan kimse) çıraklığı değil, "serac" (camilerde kandillerin yakılmasından sorumlu kimse) çıraklığı yaptığını iddia etmiş ve eski imlası aynı olan iki kelimenin yanlış okunmasının yol açtığı hataya işaret etmiştir.[2] Eskiden kandillerin camilerde yegane aydınlatma aracı olduğu göz önünde tutulursa, özellikle çok sayıda kandilin bulunduğu büyük camilerde seraclık önemli bir görevdi. Baki'nin babasının Fatih Camii'nde müezzinlik yaptığı anımsanırsa, kendisinin de aynı camide serac çırağı olması ihtimali gerçekten kuvvetlidir. Nitekim pek çok akademisyen şairin saraç çıraklığı değil, serac çıraklığı yapmış olduğu görüşünü daha doğru bulmaktadır.[3] Eğitime, ilme olan büyük tutkusu fark edilmeye başlanınca ailesi medreseye devam etmesine izin vermiştir, zira başlarda medreseye kaçak, ailesinden gizli gitmekteydi. Gayretleri ile iyi bir eğitim görmüş, dönemin ünlü müderrislerinden ders almıştır. Eğitimi boyunca şiire olan ilgisi giderek artmış ve güçlü kaleminin ünü de yavaşça yayılmaya başlamıştır. Eğitimini tamamladıktan sonra çeşitli medreselerde müderrislik yapmıştır. Kanuni Sultan Süleyman tarafından İstanbul'a getirtilen şair hayatı boyunca çeşitli dönemlerde devlet hizmetinde bulundu, kadılık, kazaskerlik gibi makamlarda görev yaptı. Yaşlılığında Şeyhülislam olmak isteyen Baki bu makama getirilmemiş. 1600 yılında, İstanbul'da öldü. Bâki'nin Saray'a hep bir yakınlığı olmuştur. Özellikle Kanunî Sultan Süleyman ile yakın ilişkileri olmuş, padişah sık sık kendisine iltifat etmiştir. Daha sonra II. Selim ve III. Murat zamanlarında da hem saraydan hem halktan büyük bir itibar ve ilgi görmüştür. Vefatından önce bu kadar ilgi ve alâka gören sanatçı sayısı azdır, o ise vefat etmeden "Sultanüş'şuâra" yani "Şairlerin Sultanı" diye anılmaya başlamıştır.