Bakış ve Ses

Pascal Bonitzer

Bakış ve Ses Quotes

You can find Bakış ve Ses quotes, Bakış ve Ses book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Sözgelişi, militan sinemanın sınırlarında, "Dziga-Vertof Grubu"nunkiler; ya da Straub'unkiler ya da Duras'nınkiler. Straub'un, çoğul'u, seslerin filmsel uzaydaki yayılı­mını en zengin, en müzikal, en dramatik biçimde kullanan sinemacı olduğu kesindir; bu hâlâ fazla bilinmiyor, ama sonunda anlaşılacak. Duras (geçenlerde sesleri ağızlara artık eşzamanlı kılamadığını, kendi deyişiyle "vidalayamadığım" açıklayan Duras), başkalarının yanısıra, sessizliğin, sesin sessizlik tarafından altüst edilmesinin deneyini yapıp durmuştur
Peki ama nedir "gözün hayal kırıklığı" - göz tarafından taşı­nan öznenin hayal kırıklığı değilse? O göz ki, söz konusu özne (izleyici), onun sayesinde, alan derinliğinden kendisine bakan nesneyi zaptedebilir, üzerinde aldatıcı bir egemenlik kurabilir. Göz kamera ve montaj aracılığıyla farkı kesin olarak görebilmelidir, çünkü burada söz konusu olan planın özerkliği değil (plan, tersine, iyi zincirlenmiş olmalıdır), ekran üzerinde, ard arda gelen görüntüler dizisini tarayan bakışın aldatıcı özerkliğidir. 30 derecenin altında göz artık özgür değildir, nesneye zincirlenmiş gibidir, nesne tarafından tedirgin edilmektedir, üzerine bir ağırlık yüklenmiştir. Burch'un sözünü ettiği sıçrama, "atlama"nın unutma özgürlüğüne, kuvvetine sahip değildir, daha çok bir tö­kezlemedir, boşa giden edim, sürçme cinsinden bir şeydir.
Reklam
Sinematografik imge kendisinde bulunmayan tarafından bir türlü rahat bırakılmaz. Ekran, yalnızca, görmenizi (filmi görmenizi) sağlayan beyaz ve dikdörtgen dayanak değildir; aynı zamanda, adının da gösterdiği gibi, görüntünün yansımasının, yapısını bir eldivenin parmağı gibi tersine çevirmesiyle, bizi gizleyen (gerçeklikten gizleyen) "perde"dir. Ekranın, temel nitelikte olan ve sinema tarafından, bilinçli ya da bilinçsiz, her zaman kullanılan bu perdeleme etkisi André Bazin'i büyüleyen şeydir. Ama o bunun yalnızca sonucunu (zaten otomatik olmayan, doğal da olmayan sonucunu) görmek istiyordu: Yani, ekran-pencere'nin sınırlarının ötesinde, gerçek olanın homojenliği, sürekliliği; kendi deyişiyle, gerçekliğin dikişsiz elbisesi.
Yapı kredi yayınlarıKitabı okudu
Burch, sinematografik uzayın bu önemsenmemiş yanı üzerinde durur: Bölünmüşlüğü, tamamlanmamışlığı, kusurlu oluşu sanatın ve biçimsel deneylemenin imdadına koşan da budur. Burch, Bazin'in görmek istemediği, klasik sinemanın da geriye ittiği şeyden- yola çıkar: Kopuş, süreksizlik.
Eleştirel tavır ya da, söylendiği gibi, mesafe koyma her izleyicide şu ya da bu miktarda, az ya da çok yabani halde, ama mutlaka vardır. Ekranın sunduğu gerçeklik hiç bir zaman hakiki bir tatmin sağlamaz; afallatabilir ya da korkutabilir, ilk Lumière gösterimlerinin izleyicileri için olduğu gibi, ama kendi kendine yeterli değildir; şaşkınlık
Bütün modern sinema, diyelim bir yânda Godard'dan bir yanda da Bresson'dan beri, bir yeniden-tartışma-konusu-yapma'dan açılır: Filmsel imgenin dolu, ekseni belirli, derinlemesine görüntü olarak tanımlanan klasik statüsüyle birlikte, sesin görüntüyle homojen, uyumlu kullanımının yeniden tartışma konusu yapılması. Adımlarını hangi etiketler altında atarsa at- sın, modern sinema sık sık söylendiği gibi, kopukluk etkilerini, üst üste binmeleri, seslendirmenin "gürültü"lerini işe koşarak yürür; böylece, filmsel imgenin gerçek etkisinde, sesin hakimiyet etkisinde bir yırtılma gerçekleşir,
Reklam
38 öğeden 71 ile 38 arasındakiler gösteriliyor.