Dönemin bürokratlarından olan aynı zamanda ittihatçı ve muhalif bir kimliğe sahip olan Hüseyin Kazım Kadri bu eserinde 2. Meşrutiyetin ilanını yorumlamıştır. Adeta damdan düşer gibi bir oldu bittiyle meydana gelmiş 10 Temmuz İnkılabının getirdikleri ve götürdüklerinin onun gözünde bir incelemesi ve eleştirisidir. Bununla beraber kitabın dili ve yazarın anlatış tarzı genellikle sıkıcı ve bazı cümleler tamamlanmamış gibi, aynı zamanda meseleler tam teferruatıyla yorumlanmıyor. Dönemi ittihatçı ve Abdülhamid muhalifi birinin kaleminden ve bakış açısından görmek ve okumak isteyenler bakabilir.
Firizovik toplantısında Arnavutlar Abdülhamid’in şahsına dokunulmamak şartıyla yönetim değişikliğine razı olmuşlardı. En sonrada Arnavutluğa onun oğlunu prens seçtirmek sevdasına düştüler.
Bir şeyin çaresi, o şey meydana gelmeden önce düşünülmelidir sözü görülüyor ki, siyasette ve hükümet yönetiminde de mühim ve kesin etkisi olan bir usuldür.
Fesad ve ihtilal orduyu baştan başa kapladıktan ve Arnavutluk asileriyle birleşen subaylar Makedonya’da Osmanlı askerliğinin haysiyetini ayaklar altına düşürdükten sonra Mahmut Şevket Paşa istifaya mecbur oldu.
Her kavmin kendi tabiat ve yaratılışına ait nitelikleri vardır. Memleketi idare ile yükümlü olanlar bunu düşünmek mecburiyetindedirler. Türk-Moğol kavimlerini Avrupalılaştırmak emeli sahtekarlıktan, kuru bir taklitten daha ileri gidemezdi.
Meşrutiyetin başımıza getirdiği onulmaz dertlerden biride bu borçlanmalardır. Abdülhamid iktidarda olduğu sürece borçlanmadan daima uzak dolaşıyordu. Onun mesleği ve fikri " yağımızla kavrulmak" idi.