Hasta ruhlu, işkenceci Albay Joll barbarlar ve bölge halkını birbirine yok yere düşman ediyor, sorgu yargıcımız ise kimsenin cesaret edip başkaldıramadığı, isyan etmediği dönemde her şeyini kaybetmek uğruna doğruları söyleyen tek kişi oluyor kentte, herkesi uyarıyor, doğru bildiği gibi davranıyor.
Aslında karakterini okuduğumuz sorgu yargıcı emekliliğinin hatta hayatının son dönemlerini yaşıyor belki, dünyevi basit zevkleri var, hayattan beklentisi çok düşük... Ama yine de itibarlı konumuna rağmen her şeyini riske atıyor...
Sorgu yargıcının yüreğindeki, o isyan edemediği günlere karşı bir aklanma belki de... Albay Joll'a o yüzden soruyor bir gün; nasıl yemek yiyebiliyorsun, nasıl ailen ile sofraya oturup hayatına devam edebiliyorsun diye...
Her ülkenin, her hangi bir döneminde yaşanmış olabilecek klasik bir dram hikayesi...