“Tek bir kişiden pek çok hayat filizlenir, derdi ve kadına bakıp gülümserdi. Biri katildir. Biri kundakçı. Biri intihar eder. Biri Londra’da yaşar. Biri Paris’te. New York’ta biri” (s.102). “Tek bir hayatın içinde pek çok hayat vardı. Alternatif hayatlar. Kimi deneyimlenen, kimi hayal edilen” (s. 15). Barnes’taki Mezarlık, Fransızcadan İngilizceye çeviriler yapan bir çevirmenin hayatının üç farklı dönemini karışık bir düzende anlatıyor. Karakterin hayatının farklı evrelerinden kesitleri herhangi bir sıralama kaygısı gütmeden aktarıyor yazar. Bu zaman ve mekan atlamalarından dolayı biraz dikkatinizi yoğunlaştırarak okumak gerekiyor kitabı ama bu geçişler aynı zamanda o kadar güzel yapılıyor ki sanki bir sohbet sırasında karakterimiz çeşitli tecrübelerini paylaşıyormuşçasına olağan bir akış hissediyorsunuz okurken. İnsanın hayatındaki farklı evrelerde, farklı insanlarla etkileşim halinde, nasıl farklı bir ‘kendi’ olacağıyla ilgili, yalnızlık, edebiyat, aşk, ölüm, insan mutluluğunun kırılganlığı gibi konulara da temas eden, kısa ama oldukça derinlikli ve etkileyici bir metin. Çok beğendim.