İki öykü 'Namuslu Hırsız' ve 'Çam Ağacı ve Düğün'. Başkasının Karısı'nı daha önce başka kitaptan okumuş ve değerlendirmiştim. Onun için burada tekrardan değinmeyeceğim. Namuslu Hırsız yerine Gururlu Hırsız demek hikayenin içeriğine daha uygun düşer diye düşünüyorum. Evsiz, parasız ve kimsesiz birinin evinde kalmasına razı olan kişi ile sığınan kişi arasında geçen ve yaşanan bir hırsızlıkla şekillenen bir öykü. Bana göre hikayenin can alıcı noktası ölüm döşeğindeki söz konusu hırsızın söylediği şu sözdü: "Ben öldükten sonra paltomu satın, benimle birlikte gömmeyin. Ben böyle de yatarım"...
Çam Ağacı ve Düğün, daha birçok şeyden habersiz, hayatı tanımaya çalışan çocuklara, ebeveynlerinin mal varlıklarına, makamlarına ve toplumdaki konumlarına göre yapılan muameleler. Daha sonra ölümle tekrar bir eşitliğe ulaşan insanoğlunun, doğum sonrası kırılmaya başlanan eşitliğinin ilk izlenimleri, Hayvan Çiftliği'nden yola çıkarak,'Bütün çocuklar eşittir, ama bazı çocuklar daha eşittir' diyelim...