Başlangıcından 1983'e Türk Tiyatro Tarihi

Metin And

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Körmükçü
Eski Uygur Türkleri de Budist oldukları çağda kutsal Budist metinlerinin resimlerle ve başkaca görsel araçlar eşliğinde bir tiyatro gibi okunmasına da "görmük" ya da "körmük" demişlerdir. Nitekim Nurullah Ataç tiyatro sözcüğünü Türkçeleştirirken "görmük"ü önermişti. Önemli tiyatro sanatçılarımızdan rahmetli Hazım Körmükçü de Soyadı Kanunu çıktığında kendine Körmükçü adını yakıştırmıştı.
İstibdat çağının sona ermesiyle tiyatrolar da açılmış, halk hürriyetin ilanı karşısında coşkunluğunu, sevincini belirtme alanlarından birini tiyatroda bulmuştur. Tiyatro eski yönetime duyulan hınç, yeni bir toplumsal döneme girişin verdiği sevinç taşkınlığının gösterildiği bir alan olmuştu. Tiyatroya bu düşkünlük salgın gibi yayılmıştı; önüne gelen, birkaç gönüllü oyuncu bulup, eski çağın ve Abdülhamid'in kötü yönetimini, hafiyelerin kötülüklerini; Meşrutiyet'in, Jön Türklerin, İttihat ve Terakki'nin iyiliğini anlatan çarçabuk kaleme alınmış bir oyunu sahneye koyuyordu. Ahmet Fehim Efendi'nin anlattığına göre boş bir arsaya dört gaz sandığı koyup bir de çarşaf geren, "Yaşasın vatan! Yaşasın hürriyet!" bağırtıları arasında tiyatro bakımından hiçbir değeri olmayan oyunları halkın bu coşkunluğunu sömürerek oynatıyordu.
Reklam
Richard Southern'in bir sözü vardır: "En iyi tiyatro sağırların da izleyip beğenebileceği tiyatrodur."
1923 tiyatro açısından da bir dönüm noktasıdır. İlerde ilgili bölümde görüleceği gibi, tiyatromuzun en önemli sorunu olan kadın sanatçıların sahneye çıkması, Atatürk'ün yüreklendirmesi ve verdiği güvence ile gerçekleşmiş olup, ilk kadın sanatçılar 1923 yılında hiç bir baskıya uğramadan sahneye çıkabildikleri gibi, ayrıca gene 1923 yılında Ankara hükümeti tiyatroyu desteklemek konusunda ilk adımı atmıştır.
Metin And'ın Müthiş Eleştirisi
''Seyirciye tiyatro kültürünü verecek olan yine tiyatrolardır. Gerçi tiyatro bir okuldur, ancak bu okulun ve verdiği dersin niteliği, oynanan oyunların seçimi, sahne düzeni, oynanış düzeni önemlidir. Önemli olan klasikleri oynamak değildir, önemli olan gösterimlerin niteliği, çeviri oyunsa bunun dili, sahne düzeni, üslubu ve yorumu gibi tiyatro adamlarının sorumluluğundaki işlerin yerine getirilmesidir. Muhsin Ertuğrul bir düzineyi aşkın Hamlet oynatmış ve oynamıştır, ama hiçbirinde Hamlet'i Hamlet yapacak olan, Shakespeare'e saygısı olan bir çevirmenin gerekliliğini düşünmemiştir. Bu oyunların iyi oynanmış, yorumlanmış olduğunu kabul etmiş olsak bile, Türk seyircisi hiçbir zaman Shakespeare dehâsının soluğunu duyamadı, bütün bu gösterimler onlar için seyredilmesi doğru ve zorunlu olan bir laf kalabalığından ileriye gitmedi. Önemli olan sunuştur. Sanatçı iyiyi verdikçe halk bunu nasıl değerlendirebileceğini bilir.''
Sayfa 167Kitabı okudu
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.