Hatta umutsuzluğun korkunç boyutlarında gezindiğim bir an, kafamın üzerinde bir teyple saray kapısının önünde dikilip, sesi sonuna kadar açarak tam iki saat boyunca Peter Gabriel'den "In Your Eyes" şarkısını çaldım.
Kendimi dünyanın en büyük atari salonunun ortasında, cebinde beş kuruş olmadığı için diğerlerinin oyunlarını seyretmekten başka bir şey yapamayan zavallı bir çocuk gibi hissediyordum.