Yazarın, okuduğum ilk kitabıydı, yazar ve kitabın adı bundan sonra aklımdan çıkmayacak biçimde kazındı. Örnekler muhteşem, yani bu kitabı okuduktan sonra okuyucunun sözcük bilgisi çok artabilir, okuma seviyesi yükselebilir. Öyle akıcı da bir kitap olmuş. Başlarda olayları kavrayamadım yavaştım. Ama alıp götürdü öykünün içinde beni.
Turgutun olduğu sayfalarda birden Stefan Zweig'in korku kitabı canlandı gözümde. Nasıl iz bıraktıysa. Hangi filmdi bu ya hangisinde geçiyordu bu sahne diye bir süre uzun uzun düşündüm. Sonra "korku" kitabı olduğunu anımsadım. Kitapların, filmlerden daha etkili olduğu döneme girmiş bulunuyorum artık.
Ancak;
Kitapta anlatılan öykünün kaynağını sonradan öğrendim, şaşırdım. Tam kendime diyecektim ki, gerçek hayatta karşılaşsam, çocuğu yaşındaki kadınla birlikte yaşayan, karşısındaki kadının geleceğini bir umuda bağlayıp yok eden, evliyken evliliğini bitirttiren ve bir an ortaya çıkan yaşlı bu adamın yüzüne tükürürdüm, ama gerçekmiş. Kadının duyguları bir yana bu olay normal karşılanabilir gibi değil, kadının onurunu kırmaktan, boş yere umut vermekten öte değil. Kitabın sonuna üzüldüm desem yalan olur.