Batı Düşüncesi - Felsefi Temeller

Ahmet Cevizci

Batı Düşüncesi - Felsefi Temeller Posts

You can find Batı Düşüncesi - Felsefi Temeller books, Batı Düşüncesi - Felsefi Temeller quotes and quotes, Batı Düşüncesi - Felsefi Temeller authors, Batı Düşüncesi - Felsefi Temeller reviews and reviews on 1000Kitap.
aydınlanma düşüncesinde, gerek rasyonalist bir bilgi teorisinin, gerekse hem rasyonalist hem de ampirist yaklaşımlar tarafından onaylanan mekanik evren tasavvurunun din felsefeleri açısından açık sonucu ise söz konusu yaklaşımların nihayetinde deizm veya ateizme vücut vermiş olmasıdır.
240 syf.
8/10 puan verdi
Antik Yunan'dan presokratik'lerden başlayan serüveni postyapılsacılara kadar süren bu hikayeyi özetler tarzda, önemli hususları ele alarak ilerlemekte. Doyurucu olduğunu söylemekte zorlanacağımız, lakin felsefeye giriş mahiyetinde okunulması bir nevi prospektüs gibi okunabilir. Yazarların düşüncelerini değil düşüncelerin tarihini okumuş olacaksınız,eleştirisel değil tanıtım amaçlı yazılmış bir eser. Zaman kaybı olmayan ama spesifik bir okuma içinde elzem bir kaynak da değil.
Batı Düşüncesi - Felsefi Temeller
Batı Düşüncesi - Felsefi TemellerAhmet Cevizci · İSAM/İSLAM ARAŞTIRMALARI MERKEZİ · 2010124 okunma
Reklam
Pozitivizme eleştiri
Pozitivizmin olgusal gerçekliğe yönelik vurgusu bağlamında Nietzsche. her ne kadar aynı form içerisinde olmasa da, kendisinden önceki Kant ve Schopenhauer gibi düşünürlerle benzer bir biçimde, gerçekliğin veya dünyanın bütünüyle insanî bir yaratım olduğunu düşünür. Buna göre bütünüyle kaostan ibaret olan dış dünya, insanın yaratıcılığının bir sonucu olarak yaratılmış olup, insandan ve insanî değer yargılarından bağımsız bir gerçeklikten bahsetmek mümkün değildir. Kant ve Schopenhauer'ın, gerçekliği oluşturma sürecinde bütün insanlarda ortak olan bilme yetisinin nesnel bir görünüş dünyasına vücut verdiğini düşündükleri yerde, Nietzsche, bütünüyle oluşun hüküm sürdüğü dünyanın, her an insan tarafından yaratıldığını, dolayısıyla da herkes için genel geçer olabilecek bir gerçeklik fikrinin savunulabilir olmadığını düşünür. Bundan dolayı Nietzsche, tek bir hakikat veya gerçeklikten değil, çeşitli perspektiflerden farklı farklı inşa edilmesi mümkün olan gerçekliklerden ve söz konusu gerçekliklere ait hakikatlerden bahsedilebileceği kanaatindedir. Bunun da ötesinde, olgusal gerçekliklerden söz edilemeyeceği gibi, yorumlarımızın dışında ahlâkî birtakım olguların varlığının dahi savunulamayacağını ileri sürer.
Ilerlemeci tarihselcilige eleştiri
Özellikle Horkheimer ve Adorno tarafından ileri sürüldüğü üzere, Aydınlanma düşüncesi her ne kadar aklî bir olgunlaşma yoluyla bilgiyi mitolojik olandan ayırma teşebbüsüne girmiş olsa da, nihayetinde araçlara odaklı bir rasyonalite anlayışını benimsemek suretiyle, bütün bir toplumsal alanı tahakküm nesnesine dönüştürecek şekilde aklın efsaneleştirilmesi cihetine gitmiştir. (...) Nietzsche için ilerleme, sonradan gelenlerin ön yargısından başka bir şey olmayıp, oluş karşısında rasyonel bir varlık telakkisi geliştiren Batı düşüncesi geleneğinin sürekliliği bağlamında, insanın yaşamdan, içgüdülerden ve irrasyonel unsurlardan koparılıp, köle ruhlu bir ahlâkın tesis edilmesi süreci içerisinde değerlendirilmek durumundadır. ilerleme düşüncesini modern bir ide olarak gören Nietzsche, insanlığın hiçbir şekilde daha iyiye, daha güçlüye doğru bir gelişme içinde olmadığını, tam aksine bunun sadece modern bir yanılsama olduğunu düşünür.
Düalist yapıya eleştiri
Nietzsche'nin de özellikle altını çizdiği üzere, metafizik düşünce geleneğinde düalizmin en temel fonksiyonu, bir şeyin karşıt değerlere bağlı olarak zıddından nasıl çıkarılabileceği problematiğini çözüme kavuşturmak, böylelikle gerçekliğin çok karmaşıkve bir o kadar değerli tabiatını, zıtlıklardan birini diğerine tercih etmek suretiyle tahrip etmekten başka bir şey değildir.
Humanizme eleştiri
Postmodernist veya postyapısalcı düşünürlere göre, modern özne ve akıl anlayışlarının aksine, özne ve akıl hiçbir biçimde saf olmadığı gibi, toplumsal şartların bir sonucu olarak oluşturulur. Buna göre aklın esasları toplum içerisinde öğrenildiğinden ötürü, onun evrensel birtakım esaslarının var olduğu yönünde bir iddiada bulunmak mümkün değildir. İnsani yargıların bir durumla ilişkili olup olmadığına bakmak gerekir; bütün bu durumlarda insanın saf bir akla sahip olduğunu ileri sürmek mümkün olamaz. Bundan dolayı, felsefi bir proje olarak hümanizmin öznenin kuruluşunu öznel özde arama anlamındaki ısrarı, kesinlikle savunulabilir değildir. Çünkü postyapısalcı ve postmodern düşünürlere göre öznenin oluşumu bütünüyle, öznenin düşünüş ve karar alanının dışındaki etkenlerin etkisi altında gerçekleşir.
Reklam
179 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.