Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Batı'yı Büyüleyen İslam

Maxime Rodinson

Batı'yı Büyüleyen İslam Sözleri ve Alıntıları

Batı'yı Büyüleyen İslam sözleri ve alıntılarını, Batı'yı Büyüleyen İslam kitap alıntılarını, Batı'yı Büyüleyen İslam en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Romantiklerin Doğusu, geniş yığınların hafızasında uzun zaman yaşayacak olan imajı ile baştan başa bu tabloda ve Orientales'dedir. Hugo eserinin ilk şiirlerini 1825'te yazmış, bir renk, bir debdebe, barbarca bir vahşet cümbüşü, haremler, saraylar, kesilen kelleler, çuval içinde denize atılan kadınlar, filikalar, hilalli sancaklarla süslü kadırgalar, lacivert kubbelerin yuvarlaklığı, beyaz minareler, odalıklar, harem ağaları, vezirler, hurma ağaçları altındaki çeşmeler. Bu renkli tablolar keyfi yerinde Batı burjuvalarının derin içgüdülerini, bulanık şehvaniyetlerini, şuuraltı mazoşizm ve sadizmlerini tatmin eder, hem de ucuzca. Heine'nin de söylediği gibi, Batılılar Doğu'ya gittikleri zaman bile, orada bu imajı arayacak, gördüklerini insafsızca ayıklayacak, yerleşmiş bulunan görüşe uymayan ne varsa görmezlikten gelecektir.
Sayfa 65
Devrin edebi eserlerinde en sık görülen şey tabiatüstü idi. Haçlılar, Müslümanlarla münasebete girişince bu egzotik unsurlara şaşakalmışlardı. Dahası da var: her ideoloji akımı, kutsal bir tarih inşa eder kendine; zuhurunu, çağın felaketlerine karşı zorunlu bir ilaç gibi gösterir. Gücünün kaynağı, tabiatüstü veya hiç değilse imtiyazlı faktörlerdir. Beşer tarihinin kaçınılmaz sonucudur. Kurucusunu benzeri olmayan vasıflarla donatır, bazen tanrılaştırır. Nitekim her karşı hareket, düşmanının aşağılık vasıflarını açığa vurur. Tarih şeytanileşir birden.
Sayfa 26
Reklam
Önceleri felsefe ve tabiat ilimleri pek farklılaşamamıştı. Tabiat ilimleri hakkındaki makbul el kitapları ilmî diyeceğimiz bir metodolojiyle, mantık ile, kozmos ve insan hakkındaki eserlerle desteklenmek gerekiyordu. Aynı yazarlar Aristo'ya, Ibni Sina'ya yöneldiler. Latin Batı ise Aristo'yu zamanla ve parça parça tanıyacaktı. Cremona'lı Gerard (1114-1187) Toledo'ya gidip Yunanca metinlerin Arapça tercümelerini aradı. Maksadı onları Latinceye çevirerek Batı'nın felsefe hazinesini zenginleştirmekti. Aynı yıllarda İbni Sina'nın büyük felsefi ansiklopedisi Kitab el Şifa da çevriliyordu Latinceye. 1180'de İbni Sina'nın felsefi eserleri tamamlanmış ve Avrupa'da yayılmaya başlamıştı. Etkisi büyük oldu bu yayınların. Onu öteki filozofların tercümeleri takip etti. Böylece Batı mütefekkirleri arasında yeni bir Müslüman imajı doğdu. İslâm dünyası, felsefenin heybetli bir beşiği idi. Halkın kafasında yaşayan gülünç ve iğrenç İslâmiyet imajıyla, aydınların kafasındaki bu hürmetkâr imajı bağdaştırmak pek güçtü. Filozof ilahiyatçılar Ibni Sina'nın Müslüman dünyasına ait atıflarını Hıristiyan dünyaya aktarır. Mesela Roger Bacon (1214-1292), lbni Sina'nın imamlar için söylediklerini Papalık müessesesine uygulamaya çalışır.
Sayfa 29
Günün geçerli olan düşünceleri, ilmî çalışmaları etkiler. Onlardan pek etkilenmez. Başkasının algılamaları, başkasını olduğu gibi değil, tehdit ve ümit olarak neler ifade ediyorsa, kendi tutku ve çıkarlarıyla ilgili olarak ele alır. Mühim olan bir iç akımı güçlendirmek veya örneklemektir. Hiç kimse, kendi dışında bir milleti ve kültür dünyasını başkasının hayrına sevmez, sevgileri de, nefretleri de belli sebeplere dayanır. İdeolojiler nasıl oluşursa, imajlar da aynı yollardan geçer. Yeni yeni fark edilmeye başlanan geniş bir alan bu.
Sayfa 120
Marx doğru söylemiş: "İlim için şehrah yoktur", ilimde adım adım ilerlenir. Önce geri dönüp yürüdüğünüz yolu tespit ettikten sonra öne atlayabilirsiniz. Bilgin, Hippokrates'in vecizesini bir an bile hatırından çıkarmamalı. Bütün Batı ilmi bu vecize ile başlar. Arap yazarları, büyük bir zevkle, dillerine çevirmişlerdir bu düşünceyi: "Hayat kısa; sanat uzundur. Fırsatı kaçırdın mı, yandın. Denemek tehlikeli, düşünce güç.'
Sayfa 107
Bu iki düşman, bütün nefretlerine rağmen, birbirine saygı da duyuyorlardı. Bir İtalyan Haçlı neferi 1097'de savaştığı Türklerin yiğitliğini, uyanıklığını ve askeri meziyetlerini hayranlıkla dile getiriyordu. Ona göre bu değerlendirme karşılıklıydı. Türkler, "Haçlılar da Frenk soyundan," diyorlardı. Dünyada şövalye denecek iki topluluk vardı yalnız: kendileriyle, Frenkler. O tarihlerde bunları söylemek her babayiğidin kârı değildi. Haçlı şöyle devam ediyordu: "Türkler de İsa dinine inanmış olsalar" "kuvvetçe, cesaretçe, savaş bilgisince kimse onlarla aşık atamazdı. "
Sayfa 32
Reklam
Kültür düzeyine gelince, bazılarına göre Türkler o zaman moda olan hayali şecereler içine Avrupa kavimlerinin kardeşi olarak sokuşturulabilir. Mesela, neden Truvalıların çocuğu olmasınlardı? Fransızlar ve İtalyanlar gibi onlar da kral Priam'ın veya cedlerinin torunu olabilirlerdi. Başkaları olmaz diyordu. Böyle olursa, Anadolu'nun Türklere bırakılması gerekmez miydi? İtirazcılar başka bir tez ileri sürüyorlardı: İskitlerin torunu olmalıydı Türkler. Böylece Hıristiyanlarla aralarındaki düşmanlık da izaha kavuşuyordu az çok. Demek ki, kafirlere karşı bir savaştan çok barbarlara karşı bir savunma söz konusu. Herodotos'u ve Ksenophon'u okumuş kimselerin çok hoşuna gidiyordu bu.
Sayfa 44
Anladık, tarih ezeli bir yeniden başlayış değil. Bir asır, başka bir asra göz kırpar boyuna, suç ortağı gibi. İdeolojilerin tarihi, oluşumları ve çözülüşleri, anlamlı benzerliklerle doludur.
Sayfa 169
Goethe'nin amacı ne Doğu'yu anlamaktır ne Batı'yı. Onun tasvir etmek istediği, insanın kendisidir. İnsan hem Doğu'da vardır hem de Batı'da. Goethe bunu sezişiyle kavramıştır". Goethe 1819'larda aşılmış bir çağın zihni davranışını devam ettiriyordu
Sayfa 60
Özetlemiş
Her ideoloji akımı, kutsal bir tarih inşa eder kendine; zuhurunu, çağın felaketlerine karşı zorunlu bir ilaç gibi gösterir. Gücünün kaynağı, tabiatüstü veya hiç değilse imtiyazlı faktörlerdir. Beşer tarihinin kaçınılmaz sonucudur. Kurucusu benzer olmayan vasıflarla donatır, bazen TANRILAŞTIRIR.
18 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.