..." 'Mavi bir renkten daha fazlası, sonu olmayan bir gökyüzü, umut dolu bir deniz' der Cemal Süreya, ne güzel der. Bir de kokusu vardır mavinin. Hiçbir renk onun kadar güzel kokamaz."...
Oysa vazgeçtiğim her şey beni ben yapan geçmişimin bir parçasıydı. Nasıl ki isteyip de vazgeçemediklerin ruhunda yara açıyorsa, istemeden vazgeçtiklerin de içinde uhde kalıyordu. Fark ettim.
Belki de biraz geç rastladım sana ama her şey geç gelmiyor mu yurdumuza 1929 buhranı bile geç gelmemiş miydi .Eksikliğe mi alışmışız mutluzluğa mı yoksa...
Ben seni terk edilmiş evlerin posta kutusunda bekledim mesela. Kırk gün kırk gece tarihi geçmiş faturalarla, pizzacı ilanlarıyla, muhtar adaylarıyla yattım. Gıkım çıkmadı Muazzez, ne demek beklemesin beni?
Baba,hayatın nasıl geçti diye sorsalar sana,ne söylerdin mesela,nasıl anlatırdın yaşadıklarını,geçen ömrünü?diye sormuştum bir gün.Gece yarısı,ıssız bir tarladan tek başıma geçmiş gibiyim oğlum demişti.
Keşfetmiştim; sevmenin rengiydi beyaz ve adaletin, her şeye eşit mesafede durabilmenin.. Beyazı o kadar sevdim ki hiç grim olmadı benim. Beyazım, siyahım, gerçeklerim.
Sedef Orman