"Uçsuz bucaksız bir harala-gürelenin ortalık yerindeyim. Ana dilimi unuttum. Yenisini de öğrenemedim. Çin'deyim. Çince konuşuyorum. Boyuna kalıp değiştiren bir gerçeğin ölü noktasındayım. Onu anlatabilecek hiçbir dil yaratılmadı daha. Haritalara inanıyorsam, Paris'teyim. Takvimlere bel bağlamak gerekirse, XX. yüzyılın otuzlu yıllarında yaşıyorum. Ama ne Paris'te, ne de XX. yüzyıldayım."