Beckett, Tükenmeyen Arzu
Alain BadiouBeckett, Tükenmeyen Arzu Posts
You can find Beckett, Tükenmeyen Arzu books, Beckett, Tükenmeyen Arzu quotes and quotes, Beckett, Tükenmeyen Arzu authors, Beckett, Tükenmeyen Arzu reviews and reviews on 1000Kitap.
“Gerçek sığınak harabeler…”
Sayfa 84Kitabı okudu
Şu uğursuz zaman hikayelerinizle bana yeteri kadar işkence yapmadınız mı? Anlamsız bir şey bu! Ne zaman! Ne zaman! Günün birinde! Yetmezmi işte! Başka günlerden farksız bir gün dilsiz oldu, günün birinde de ben kör oldum. Günün birinde sağır olacağız. Günün birinde Doğduk, günün birinde öleceğiz. Aynı gün, aynı an, size yetmiyor mu bu kadarını bilmek? Bir ayağımız mezarda dünyaya getirirler bize, güneş bir an parıldar, sonra yeniden gecedir.
70-71Kitabı okudu
Kelimeler sizi bırakır; bazen onlar bile sizi bırakır. Değil mi, Willie? Bazen kelimelerin bizi bıraktığı doğru değil mi, Willie? Onlar yeniden gelinceye kadar ne yapılabilir?
Sayfa 70Kitabı okudu
Kimlik, kişinin kendi ile karşılıklı konuşma haline değil, kendi ötekisini keşfedişine bağlıdır.
Sayfa 49Kitabı okudu
Tüm bedenlerin kendi kayıplarını aradıkları bir yolculuk.
Sayfa 49Kitabı okudu
Aritmetiğe sığmıyoruz. İki büklüm bir halde birlikte ne çok zihinsel hesap yaptık!
Sayfa 46Kitabı okudu
Anlam, anlamın işkencesi; var olanla sıradan dil arasındaki, iyi görmekle iyi söylemek arasındaki, dilin mi yoksa varlığın mı zorunlu kıldığına bir türlü karar veremediğimiz bu sonu gelmez ve beyhude uyumdur.
Sayfa 45Kitabı okudu
Anlam mı? Biz ve anlam, öyle mi? Ah! Çok güzel!
Sayfa 43Kitabı okudu
Eğer konuşmak gerekiyorsa bu yalnızca dilin esiri olduğumuz için değil, aynı zamanda ve özellikle de var olan ve konuşmak zorunda olduğumuz şeyin adlandırıldığı andan itibaren kendi yok oluşuna doğru gidişindendir. İsimlendirme işinin sürekli tekrar edilişi bundandır…… Varlık kendi yok oluşundan başka bir şey değildir.
Sayfa 27Kitabı okudu
Gençlik, ait olunan neslin tipik özelliği sayılabilecek bir şey düşünür ya da yaparken, kişinin kendini biricik hissetmesinin kolayca mümkün olabildiği bir yaşam parçasıdır da. Genç olmak başlı başına bir güç kaynağıdır, fakat aynı zamanda tekrara ve taklide kolayca yenik düşmeye mahkumdur. Düşünce, dönemin ruhunun etkisinden ancak incelikli ve meşakkatli bir çalışmayla kurtulabilir. Dünyayı değiştirmek istemek gayet kolaydır; o dönemde bu istek bizim için işten bile değildi örneğin. Oysaki zor olan, bu isteğin kendisinin dahi söz konusu dünyanın sürme biçimlerinin malzemesi olduğunu fark etmektir. Bu yüzdendir ki her gençlik, vaatleri ne kadar heyecan verici olursa olsun, bir “genç budala“ gençliğidir. Bunu kavramak sonraları bizi gençlik nostaljisine kapılıp gitmekten alıkoyar.
Sayfa 8Kitabı okudu