Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sosyal Psikoloji

Ben, Diğeri ve Biz

Meryem Berrin Bulut

Ben, Diğeri ve Biz Sözleri ve Alıntıları

Ben, Diğeri ve Biz sözleri ve alıntılarını, Ben, Diğeri ve Biz kitap alıntılarını, Ben, Diğeri ve Biz en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kendini sınıflandırma kuramı
KSK'ye göre kişi, kendisini üç farklı toplumsal düzeyde sınıflandırabilir. Bunlardan ilki olan "kişisel düzey" kişisel farklılıklarını ön plana çıkarmayla ilgiliyken, ikincisi olan "grup düzeyi, kendini belirli bir iç grup üzerinden tanımlamayla ilgilidir. Üçüncüsü olan "insanlık düzeyi", kişinin kendini dünyadaki bütün insanlarla aynı kimliğin parçası olarak algılaması durumudur. Kişinin kendini sınıflandırdığı düzey diğer insanlarla ilişkisinin şeklini belirler. Kişinin kendini grup düzeyinde sınıflandırması, diğer insanları kendi kategorisinden olanlar ve öteki olanlar şeklinde algılamasına yol açarken; "insanlık düzeyinde sınıflandırması, tüm insanları kendisiyle aynı bütünün parçaları olarak algılamasına yol açar. Kendini grup düzeyinde kategorilendirmek, insanları ayrıştırıp ön yargı/ayrımcılık/çatışma yaratırken, insanlık düzeyinde kategorilendirmek, insanları ötekileştirmek yerine birleştirip bütünleştirir. Belirli bir bağlamda kişinin kendini (ya da diğer insanları) hangi düzeyde kategorilendireceğini biri kategorinin "uygunluğu" diğeri "ulaşılabilirliği" olan iki faktör belirler.
Sayfa 111Kitabı okudu
Avantajlı gruplar açısından uyum ironisi
Öte yandan, Sosyal psikoloji alanında avantajlı grup üyelerinin dezavantajlı grup üyeleriyle temas ettikten sonra gruplar arasındaki eşitsizlik ve adaletsizliğe daha duyarlı hâle geldiğini gösteren çeşitli ilişkisel çalışmalar da bulunmaktadır. Örneğin, Dovidio ve diğerleri (2009), kendilerini dezavantajlı grup üyeleriyle ortak bir iç grupta sınıflandıran avantajlı grup üyelerinin, dezavantajlı grup üyelerine daha fazla yardımda bulunduğunu görmüşlerdir. Benzer bir başka araştırmada da Kunst ve diğerleri (2015), kendilerini mültecilerle ortak bir üst kimlikte sınıflandıran avantajlı grup üyelerinin mültecilerin lehine daha fazla yardım ve gönüllülüğe dayalı davranışlar sergilediklerini göstermişlerdir.
Sayfa 304Kitabı okudu
Reklam
ÖZGECİLİK
Özgecilik, genetik yönleri, motivasyonu, duyguyu, bilişi ve açık davranışı içeren psikolojik bir yapı olarak görülmektedir. Bu psikolojik yönlerin her biri farklı mekanizmalara göre çalışır ancak bunlar bağımsızdır ve karşılıklı olarak birbirlerinden etkilenirler. Bireyin motivasyonel eğilimi ve bilişsel gelişim düzeyi, durumdan duruma değişmez. Bu nedenle hem psikanalitik hem de bilişsel-gelişimsel yaklaşımların özgeciliğin istikrarlı eğilimlerini tartışması şaşırtıcı değildir. Bununla birlikte, motivasyonlar ve bilişsel gelişim düzeyi, ani durumsal değişikliklerden nispeten daha az etkilenirken, davranış daha fazla etkilenmektedir. Sosyal öğrenme yaklaşımı, özgecil davranışı etkileyen sosyal-çevresel koşullara odaklanır.
Sayfa 226Kitabı okudu
Sosyal kategorizasyon süreci
Uyarıcıları benzerlik ve farklılıklarına göre sınıflara ayırma anlamına gelen kategorizasyon, bir şeyin neyle benzer ve nelerden farklı olduğunu belirlemeye yönelik gerçekleşen bilişsel bir işlemdir. Bilgi işleme sürecinde uyaranları benzerliklerine göre kategorilere ayırarak algılamanın iki önemli işlevi bulunmaktadır. Bunlardan biri, kategorizasyon sürecinin minimum bilişsel efor ile maksimum bilgi sağlaması ve böylelikle belleğin yükünü hafifletip bilişsel kaynakların kullanımında bir tasarruf sağlamasıdır. İkinci işlevi ise kişiye karmaşık ve çoğu zaman tahmin edilmesi imkânsız gelen bilgiyi zihinsel düzeyde yapılandırıp belirli bir düzene sokma ve tahmin edilebilir kılma imkânını vermesidir.
Çalışmalar, kadınların erkeklere göre hayvanlara ve insanlara yönelik empati düzeylerinin daha yüksek olduğuna işaret etmektedir.
Sayfa 243Kitabı okudu
Yürütülen pek çok çalışma, genel olarak kadınların da insanlıktan çıkarılabildiğine işaret etmektedir. Örneğin, kadınları görünüşleri ya da cinsellikleri ekseninde ele almanın, yani onları nesneleştirmenin kadınlara ilişkin yetkinlik ve insaniyet algısının düşmesine sebep olduğu ve kadınların insanlıkla ilişkili niteliklerle (örn., kültür, değerler, gelenek) ilişkilendirilme düzeyini azalttığı görülmüştür. Ayrıca örtük çağrışım testlerinde kadınları erkeklere göre ilkellikle ilişkili kelimelerle daha hızlı eşleştiren erkek katılımcıların kadınlara yönelik cinsel tacize ve saldırganlığa daha yatkın oldukları ve kadın tecavüz mağdurlarına ilişkin daha olumsuz tutumlar raporladıkları ortaya koyulmuştur.
Reklam
İnsanlıktan çıkarmayı artıran faktörleri bireylerin görece kalıcı özellikleri ve geçici durumlar olmak üzere iki ana kategoride ele almak mümkündür. Tiksinme yatkınlığı, psikopati ve narsisizm insanlıktan çıkarma eğilimini besleyen kişilik özellikleri arasında sayılabilir. Locke (2009) tarafından yürütülen bir araştırmada yüksek narsistik eğilimlere sahip bireylerin diğer insanları kendilerine göre daha az insan olarak algılama eğiliminde oldukları tespit edilmiştir. Stevenson ve diğerleri (2015) tarafından yürütülen başka bir çalışmada ise tiksinme hassasiyeti yüksek olan bireylerin cinsel istismar faillerini daha az insani bir temsil üzerinden algıladıkları ortaya koyulmuştur. Ayrıca bireylerin sahip oldukları çeşitli ideolojik yönelimler de onların diğerlerini insanlıktan çıkarma eğilimini güçlendirebilir.
Eylem-Durum yönelimi ve romantik ilişkiler
Çalışmaların sonuçları, eylem yönelimli olmanın romantik ilişkiler üzerinde doğrudan veya dolaylı olarak faydasının olabileceğini göstermektedir. Koole ve diğerleri (2006), eylem yönelimli kişilerin partnerlerinin isteklerine daha duyarlı ve partnerlerinin iyi yönlerini görebilmede daha başarılı olabileceklerini de ifade etmişlerdir. Ancak eylem yönelimi ile romantik ilişki başarısı arasındaki bu ilişkinin yalnızca benlikle uyumlu (self-congruent) ilişkilerde görüleceğini de dile getirmişlerdir. Diğer bir deyişle eylem yönelimli olmanın, romantik ilişki benlikle uyumlu algılanmadığında (örn., kendisi için doğru kişi olmadığını düşünme) partnerin taleplerine karşı direnç göstermeyle ya da partnerle sorun yaşamayla ilişkili olabileceğini öne sürmüşlerdir. Buna karşın durum yönelimli kişilerin ise benlik içeriklerine erişimi daha kısıtlı olduğundan (Kuhl, 2000) benlikle uyumsuz ilişkilerde ısrarcı olma veya partnerin istismarcı olabilecek davranışlarına boyun eğme gibi kişi için işlevsel olmayan hatta zararlı olabilecek davranışlarda bulunabileceklerini vurgulamışlardır.
Sayfa 162Kitabı okudu
Eylem durum yönelimi, sosyal ihtiyaç ve değerler
Çalışma sonuçları, negatif duygulanımı düşürebilme ve negatif düşünceleri zihinden uzaklaştırabilme becerisinin (eylem yönelimi) sosyal ilişkilerde affetme sürecinin önemli bir parçası olabileceğini ortaya koymuştur. Buna ek olarak, duygusal denge düzeyi düşük bireylerin affetmede neden zorluk çektiğini açıklayan süreçler arasında düşük öz denetim becerileri olabileceğini işaret etmiştir.
Sayfa 158Kitabı okudu
Kültürel bağlamda utanç ve suçluluk duyguları
Ana akım sosyal psikolojide suçluluk duygusu benlik üzerinde yıkıcı etkileri olan bir duygu olarak değerlendirilmezken, utanç duygusunun benlik üzerinde olumsuz etkilere neden olduğu düşünülmektedir (Eisenberg, 2000; Tangney, 1991). Suçluluk hisseden bir kişinin düşünceleri şu şekilde özetlenebilir: "Benim bu davranışım kötüydü". Utanç
Sayfa 337Kitabı okudu
33 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.