Kuşun kanadında gelmişti rüyasına. Ona da yanında yer açmış ve çok güzel bir gölün kıyısına götürmüştü kuş onları. Çok yukarılardan akan şelalenin sesini duyuyorlardı... Ayaklarını soktular göle... Ay, bulutların arkasında kaybolmadığı zamanlarda, şavkı vuruyordu göle. Bu parıltıda balıkların dans eder gibi suyun içinde yüzdüklerini görüyorlardı..
Daha ileride büyük balıklar atlayıp, tekrar suya düştüklerinde, halkalar oluşturuyorlardı suyun üstünde. Bu halkalar büyüyor, büyüyor, onlara kadar geliyordu. Her şey o kadar güzeldi ki, rüya olmaması mümkün değildi... Bu öyle bir uyku olmalıydı ki, bir daha hiç uyanmamak üzere yatmış olmalıydı. Yalnızlığa uyanmak istemiyordu.
Ölmek için; bunda güzel bir mekan bulunamazdı. Eğer ölecekse insan, böyle bir yerde ölmeliydi.