Bu kitap Sultanıma olan hislerimin adeta özetiydi. Lakin kendisi mufarakat buyurdu gönlümdeki köşkünden. Ben göndermedim. Kendisi gitti. Gonlumde aradim ama bulamadim hicbir karışta. O an olsa yüksek verirdim değerlendirmeye ama şimdi düşürmem gerekti. En azindan mevcut varligim öyle söylüyor bana.
Adam yürüyor. Aşkla. Adına aşk dedikleri bir şey. Var. Uydursak da var. Ya da bizi kendine uyduran, bağlayan bir gerçeklik olarak var. Var işte bir seven ve sevilen. Ve sürüklenir insan aşık olduğunda. Dünyada olur. Kendisi cennet gibi acısı cehennem gibidir
Seviyorum ya seni. Özlüyorum deli gibi. Kaç yıl geçti sana böyle dolu dolu, bütün varımla sarılmadığım? Sen de saymayı bıraktın mı artık? Olsun. Kimse saymasa da, yıllar geçip gitse de, mevsimler birbirine karışsa da ben seni seviyorum. Bizi esir alamadıkları için de seni seviyorum. O kalleşlere yenilmediğimiz için de seni seviyorum. Büyük savaşlar başlayabilir. Seni seviyorum. Amerika’nın bizi bombalama ihtimali var. Seni seviyorum. Rusya bizi işgale kalkışabilir. Seni seviyorum. Müslümanlar topyekün bir savunma ve taarruz savaşına girişebilir. Seni seviyorum. İkinci kitabım çıkabilir. Seni seviyorum. Çalıştığım devlet dairesinden ayrılabilirim. Seni seviyorum. Uykularım azalıyor. Seni seviyorum. Emekli olup bir dağ evine taşınabilirim. Seni seviyorum. Yalnızım. Seni seviyorum. Dünyadaki bahanemsin. Sana tutunuyorum. Benden önce ölme. Seni seviyorum.
Şimdi sen öldün mü Saadetim? Bu anlaşılmaz dünyayı bırakip gittin yani. Beni kim sevecek şimdi Saadet? Demek sen beni yalnız kodun da gittin. Ben kimi seveceğim? Kimi, kimi, kimi... Ne olur sen de söyle bana Saadet beni sevmiş miydin?