Zıt kutuplar birbirini çeker mi?
Yoksa deli mi eder?
Siyah ve beyaz. gece ve gündüz, sıcak ve soğuk, anı ve eksi, belki de onlar kadar net değildi. Onlar birbirleri için yaratılmamıştı. Aynı dünyanın içinde farklı dünyaların insanlarıydılar.
Karakterleri hayat görüşleri, fikirleri, hayalleri, yaşam tarzları bu kadar zıtken arkadaş olmaları bile mümkün görünmüyordu.
Ta ki ikisi de aynı evde yaşamaya başlayana kadar.
Zengin, çapkın, uçuk kaçık, dağınık, hayatı çok da ciddiye almayan bir adam Leonardo Latimer. Hayatından geçen hiçbir kadına benzemiyordu Maria Jones. Modeller, film yıldızları, şarkıcılar, birbirinden güzel birçok kadınla çıkmış, tek gecelik ilişkiler yaşarmıştı ancak hiçbir bilim insanı ile bırak çıkmayı arkadaş dahi olmamıştı. Maria Jones hem bir bilim insan hem de bir doktordu. Zekasını sorgulamaya bile gerek yoktu. Onunla baş edecek bir adam bulmak çok da kolay değildi. Vergi memurları gibi giyiniyor, kalın çerçeveli gözlüğünün altındaki bakışları bir adımı kaçırmaya yetiyordu. Onunla kendisi için kolay olmayacak bir anlaşma yapmıştı. "Bir ay sevgilim rolünü oyna, başımı bu beladan kurtar."
Ancak gerçek belanın kalbinde kak salmaya başlayan duygular olduğunu anladığında çok geç kalacaktı.
Hayatını bilim insanı olmaya adamış, ciddi, çalışkan, titiz, kuralların dışına çıkmayan genç bir kadın Maria Jones... En büyük hayali Evrensel Bilim ekibinde yer alıp, ihtiyacı olan ülkelerde gönüllü doktorluk yapmaktı. Hiç aşık olmamış. hiçbir adamla çıkmamıştı. Leonardo Latimer'i bir gece yarısı sarhoş bir halde evine almak gibi ciddi bir hata yaptığında, onun teklifine evet diyeceği aklının ucundan geçmemişti. En yakın dostunun kardeşi olan bu adam, iki ayaklı belanın ta kendisiydi. Ve sakin giden hayatında böylesi bir belaya kesinlikle yer yoktu.
Aşk ikisi için de gereksizdi... Ta ki yollan nedensiz bir şekilde kesişene kadar... Gülümseten olaylar, kahkaha artıran diyaloglar, her fırsatta birbiri ile çatışan, birbirini deli eden iki insan... Aşk hiç bu kadar at, hiç bu kadar vazgeçilmez olmamıştı.
