Benim Adım Mayıs sözleri ve alıntılarını, Benim Adım Mayıs kitap alıntılarını, Benim Adım Mayıs en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Genç bir kadınla birlikte olmanın güçlüklerini kestirebiliyor, az çok biliyordum. Ben yaşlı bir adam olup bir 'er- kek'ten çok, 'evde bir adam' konumuna geçince, karımın gözünde önemimi yitirebileceğim, onun kendi yaşındaki, genç erkeklerle olması gerektiğini düşünerek, şöyle ya da böyle onu yitireceğim olasılığına hazırlıklıydım, ama onu kaybetmenin böyle ani, böyle en beklenmedik biçimde çıkıp gelivermesi beni kahrediyor, iliklerime dek donduruyor."
Sonra çay içeceğiz, kırmızı, güney kokulu.
Her gün oluyormuş gibi, ilk kez sevişeceğiz. Vücudundaki güneş yanığını, beyaz kalmış yerlerinden fark edeceğim, güneşin vitaminini emeceğim. Dünyanın en doğal şeyi gibi, en yasak sevişmeyi uzatacağız. Utangaç olmadığı halde gözleri kapalı sevişecek o. Aynı anda beraber orgazm olacağız.
Sonra benim gömleğimi giyip, bacakları çıplak balkona çıkacak. 14. katın balkonu aşağıdan görülmez...
Gömleğimin altında çıplak olduğunu bir tek ben bilerek, sevgiyle bakacağım. Geri dönüp, bir sigara yakarken, çantasından bir kitap çıkartacak.
"Senin için yıllar önce almıştım" diyecek. Sesindeki çığlıklı sevgiyi bir ben, bir de o duyacak. Kitaba uzanırken onun "Baudelaire Şiirleri" olduğunu çoktan anlayacağım. Bendekini de ona vermek üzere kitaplığa uzanırken elimi tutacak. Gözleri yaşsız, sırılsıklam ağlayarak, "Neden böyle bulunması güç bir yerde yaşıyorsun?" diyecek. "Koskoca otuz altı yıl aradım bu adresi, hiç değilse adın, numaran telefon rehberinde olsaydı, daha önce bulurdum seni." Gözlerine bakıp, çünkü telefonum yok diyeceğim. O çıkarıp, yıllar önce bir lokantada, kâğıt peçeteye yazdığım şeyi gösterecek.
Acıyı tanıyan öbürü
Kuzey Mahallesi, Son Durak,
Blok 3-C
Ankara
O bir sigara çıkarıp, yakacak, ben de hazırladığım plak çalsın diye "play" tuşuna basacağım plak-çaların. Bob Dylan'ın sesi dolacak. odaya: "Hey Mr. Tambourine Man".
"Yaz bitti, balkonda keyf edemeyeceğiz artık" Üzgün bakışıyoruz. Bundan böyle Pazar kahvaltılarımızı salondaki masada yapıyoruz. Her keresinde kutsal bir törene hazırlanır gibi özenle, giderek daha çılgın tatlılar, kekler, meyvelerle zenginleşip, büyüyen uzun Pazar kahvaltılarımızı camdan görünen çatıları, kirli kenti seyrederek yapıyoruz. Haftanın koşturmalı, telaşlı iş temposunu, ciddi suratlarımızı Cumartesi gecesinden soyunup dolaba kaldırıyoruz. Pazar sabahları onda uyanıp, salondaki masaya beyaz örtü seriyor, gizli bir heyecanla, çocuklar gibi sevinerek harıl haril kahvaltımızı hazırlıyoruz. Mutlaka Dire Straits dinliyoruz. Becerikli parmakların gitarları eşliğinde uzun uzun yiyor, çene çalıyoruz. Sonra bulaşık yıkıyor ve yürüyüşe çıkıyoruz. Her şey Pazar günü tembelliğinde ve yumuşaklığında yaşanıyor. Pastel renklerde, şekerli tadlarda.