Bilemem susarak ölmek mi hüner?
Lisan çıldırıyor, dil nasıl döner?
Ondan son iz, uzak, uzak bir fener..
Öldü mü? Çatlarım yine inanmam!
Gizliye yanarım, ölüye yanmam!
Demokrat Parti, daha kurulduğu andan itibaren Necip Fazıl için bir muvazaa partisi olmaktan öte bir anlama sahip değildir. Adnan Menderes ise hep bir ümit mevzuu olarak kalmış, fakat bir türlü kendisinden beklenen "hep"çi ve "gözükara" tavrı takınamamıştır.
Necip Fazıl bu eserinde, Adnan Menderes vasıtasiyle bir nevi kendi siyasi hal tercümesini kaleme almıştır. Adnan Menderes ile Demokrat Partiyi de kendi ruh aynasında biçimlendiği şekliyle anlatmıştır.
Gerçeğe tam bağlı subjektif bir metod kullandığı eseri hakkındaki şu uyarısı önemlidir:
"Eserime alaka duyacak olanlar, orada önce beni, davamı, sonra Adnan beyi, partisini ve etrafını bulacak ve bütün bunların iç hakikatlerini bende tecelli etmiş şekilleriyle göreceklerdir." ...
-Af dilerim; size öğle namazınızı kaçırttım.
-istiğfar ederim, ağlarım, kaza ederim; umarm ki Allah affeder. Fakat sizinki gibi mühürlenmiş bir kalbi açmaya çalışmamak ecr herhalde büyük olsa gerek.
Namaz kılanları uzaktan sevmek ve islam katliamlarına seyirci kalmakla iman bağdaşamaz ..!! Bedava Müslümanlık yoktur..!!
Ruhumuzun karanlıklarında seherler doğabilir mi acaba?
Elveda Adnan Bey!
İnşallah yeni yetişeceklere ders olursun!..
Elveda!..
Üstad