Görüyordum ki, hemen hemen her insanda, yalnız sözle iş arasında değil, fakat duygularda da bir sürü zıtlıklar iç içe ve karmakarışık bir şekilde yan yana bulunuyordu. Onların bu garip oyunları beni çok ağır eziyordu. Aynı oyunu kendimde de görüyordum. Bu ise daha da kötü bir şeydi. Beni her şey; kadınlar, kitaplar, işçiler ve neşeli üniversiteler çekiyordu, ama ben hiçbir tarafa yetişemiyordum, bir topaç gibi ortada fırfır dönerek ne burada ne de orada yaşıyordum. Bu arada görünmez ama kuvvetli bir el, yine görünmez bir kırbaç da bana ağır darbeler indiriyordu.