Söz konusu İskandinav edebiyatı olunca ilk akla gelenlerden Hamsun. Benoni ise yazarla ilk tanışma kitabım. Eser, coğrafyanın eşsiz sert kimliği ile sınırlandırılmış, karakter seçimleri ve anlatımı ile de bu coğrafyaya ve toplumuna uygun olarak incelikle işlenmiş. İnsanların para için yapabilecekleri veya yapamayacakları, ya da yapmak istemeyip de yapmak zorunda kaldıkları üzerine... Ya da para aracılığıyla mevki, makam, statü, titr, şan, sıfat, ün, saygınlık kazanmak uğruna yaptıkları... Ya da sadece "adam" yerine konmak, "efendi", "bey" olarak hitap edilmek üzerine çalışmak, fırsatları değerlendirmek adına yaptıkları... Benoni, aslında bakıldığında bunların her birine yönelik detaylı karakter çözümlemeleri sunan herhangi bir karakterin daha öne çıkmadığı bir anlatım bana göre.. yani her ne kadar ismi ana karakter olması gereken Benoni'den ve onun bir yerlere gelmek için verdiği çabaların çevresinde şekilleniyor olsa da diğer karakterler ve bu karakterlerin yaptıkları da benim için aynı düzeyde çarpıcı. Her bir karakter sonuna kadar yaşıyor. Bütün bunlara rağmen biraz da eksik hissediyorum. İnsan ilişkileri adına, betimlemeler adına.. Nedenini ben de çözemedim. Halbuki Benoni'nin Rosa için yaptıkları, her bir detayı ile gözümün önünde. O veranda... Kuş kafesi... Gümüş çatal-bıçak... Ama yine de biraz eksik hissettim. Belki kitabın yarıda bitmesi de bunu etkilemiş olabilir. Yarım kalan şeylere duyduğum hüzün nedeniyle de ikinci kitap olan Rosa'yı da sipariş ettim.
Bu arada kapak tasarımına diyecek hiçbir şeyim yok
Herkese iyi okumalar!