Beş Türk Eyaletine Doğru

Mark Sykes

Beş Türk Eyaletine Doğru Posts

You can find Beş Türk Eyaletine Doğru books, Beş Türk Eyaletine Doğru quotes and quotes, Beş Türk Eyaletine Doğru authors, Beş Türk Eyaletine Doğru reviews and reviews on 1000Kitap.
118 syf.
5/10 puan verdi
·
Read in 4 hours
Okuduğumuzda neden topraklarımızda cirit attığını bir türlü anlamıyoruz! Çok temiz duygular ile gelmiş! Aylarca doğu ve güneydoğu sınırlarımız da gezinmiş ancak ne amaçla gezindiğini bir türlü açıklamayan! Ser verip sır vermeyen bir gezgin! Mark Sykes'ı biliyoruz, ne amaçla topraklarımızı arşınladığınıda çok iyi biliyoruz. Kitabın doğru cümleler içeren tek kısmı Türkler'in misafirperverliğidir. Sykes & Picot'ya dair ufacık bir ipucu dahi yok kitapta. Samimi değil, hiç beğenmedim...
Beş Türk Eyaletine Doğru
Beş Türk Eyaletine DoğruMark Sykes · İnsan Yayınları · 20139 okunma
"Küstahlık ve aptallık beni daha Rusya topraklarına adım attığım ilk adımda selamladı.. O sırada bir çavuş da dışarı fırladı ve pasaportumu istedi ki ben de verdim. Beş dakika boyunca pasaporta baştan aşağı baktı ve sonra da Rus vizesini okumuş gibi yaptıktan sonra başını salladı ve bana geri verdi. Eğer bu bir Türk kulübesi olsaydı yemek ikram edilirdi ve benim hoş tutulmama imtina edilirdi; fakat burada bir bardak su istediğimi işaret ettim ve adam elime bir bardak tutuşturup su pompasını gösterdi. İlk anda çok şaşırdım; ama son anda medeniyete (!) geri döndüğümü ve daha fazla Türk topraklarında olmadığımı anladım. "
Sayfa 91 - Mark SykesKitabı okudu
Reklam
118 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 28 hours
Seyyahın gözüyle bu coğrafya
Kitap 9 bölüm, önsöz, dizin kısımlarıyla birlikte 118 sayfadan oluşuyor. Kitap iç sayfada yer alan, "Misafirperverlik ve nezaketleriyle yolculuğumu mümkün kılan Türk Sultanının sivil ve askerî memurlarına ithaf olunmuştur" diyerek başlıyor. 1899 yılında seyahate başlar ve Suriye içinde gerekli izinler alınamadığı için, daha önce
Beş Türk Eyaletine Doğru
Beş Türk Eyaletine DoğruMark Sykes · İnsan Yayınları · 20139 okunma
O gün Yezidilerin, yani şeytana tapanların kampından geçtik ve ben yanımdaki memurun nefretine rağmen kampa doğru sürdüm. Kamptaki tüm erkekler uzaktaydı, sadece kadınlar ve çocuklar kalmıştı. Onlar lanet bir ırktandılar ve denildiği kadar da kötü görünüyorlardı. Çadırlarıysa oldukça tuhaftı, etrafları sap ve kamıştan örtülerle çevrelenmişti ve çatıları da siyah bedevi kumaşından yapılmıştı.
Fırat’ın suyu o kadar kirli ki, bir bardağı bununla doldurduğunuzda bardağın diğer tarafını görebilmeniz mümkün değil.