-ne seversiniz siz peki?? müzik seversiniz,tabii..
+müzik??nasıl anlatsam size..sevmeksizin seviyorum ben müziği.. örneğin Gaston,müziği gerçekten sever..oysa ben..müzik,bir çeşit konuşmak gibidir benim gözümde..sevse de, sevmese de konuşur insan..
Tuhaf, inanılmaz bir hafiflik bütün vücudunda. Gerçekten de, bu peksimetten farksız yatağın
üzerinde hiçbir ağırlığı yok gibi. İnsanı ağırlaştıran, aşk ve dostluktur; oysa ne aşkı, ne dostluğu var şimdi; bir piliç boşaltır gibi içini
boşalttılar. Açık gözlerinden yaşlar
süzülüyordu karanlıkta; yanaklarını yıkayan arı bir su, saydam ve acılıksız. Hıçkırmıyordu,
muntazamdı soluğu, uyuyor sanırdınız. Uyuyordu zaten. Kurşun gibi çöküyordu sessizlik ve hava, bir ağız tıkacı olacak kadar koyulaşıyor, yoğunlaşıyordu.
+Birer uyurgezersiniz sizler, diyordu Michel. Edebiyatınız da, sokaklarınız da uyurgezer dolu. Neyin etkisi altında hareket ettiğinizi bilemiyorum bir türlü... Alınyazısının etkisi altında belki. Ama kaderinizin gelişmesinde hiçbir payınız yok gibime geliyor daima. Hani birtakım serseriler vardır, hareket halindeki trenlere atlarlar, marşandiz vagonlarına. Kitaplarda, filmlerde ve hayatta hep aynı şekilde geçiyor işleriniz. Nereye gittiğini bilmeden atlıyorsunuz trene. Dikkat edin: Şahsen ben de öyle yapıyorum; yalnız ben, hoşuma gittiği için yapıyorum bunu, böyle yapmayı seçtiğim için.
-Hiç de o kadar düşünüp taşınan bir kimse hali yok sizde.
+Evet ama bu, hoşuma giden şeyi bilmek için düşünmek ihtiyacı duymamamdan ileri geliyor!
Yarabbi ne çarpıcı gözleri vardı! Açık mavi ve soluk ve birden bir bakışla parıldayan. Bakış mı? Hayır: Bir okyanusun üzerinde bir
güneş doğuyordu., açık mavi bir
mutluluk okyanusunun. Sonra kayboluyordu güneş ve gözbebekleri ancak bir siyah toplu iğne tepesi kadar büyük olan gözler, yeniden, o soluk balık pullarından ibaret
kalıyordu. Ve bu sönüşle bütün o pembe yüz de birlikte çözülmekteydi; büyük alın kırışıyor, incecik kaşların altındaki belirsiz kirpikli gözlerin altında halkalar beliriyordu. Dik burun, zarif burun
delikleri ve kusursuz ağız...