İçinde yaşadığı dünyayı iyice tanımıştı. Dış görünümü hüzünlü ve sertti. Ona göre dünya da sert, acımasız ve sıcaklıktan yoksundu. Okşamadan, sevgiden ve ruhun sıcaklığından eser yoktu dünyada.
O gece ortalık sakinleşince Beyaz Diş annesini düşünüp kederlendi. Üzüntüsünü yüksek sesle dile getirdiğindeyse Gri Kunduz’u uyandırdı ve bir dayak daha yedi. O andan sonra, etrafında tanrıları(insan) varken yasını sessizce tutması gerektiğini öğrendi.