Elli Ton serisiyle tanıdığım yazarın yeni kitabını görünce kötü yorumları umursamadan hemen aldım ve okudum. Hiç pişman değilim, kitap söylenenlerin aksine gayet güzel ve akıcıydı. Öncelikle konusu çok güzeldi ve karakterleri aşırı tatlıydı. Maxim karakterine bayıldım. Normalde erkek gözünden okumayı pek sevmem ama adam o kadar eğlenceliydi ki okurken büyük keyif aldım ve yer yer kahkaha attım. Yazar çok tutulan kitabından ve karakterinden sıyırmıştı Beyefendi’yi, kendini tekrar etmemesi çok hoşuma gitti. Yani Christian ne kadar ketum, düzenli, çalışkan biriyse Maxim onun tam tersiydi ve yazar yine bir karakterine daha düşürdü bizi. Bunun yanı sıra kitabı çok sevmemi sağlayan diğer unsur kızın Arnavut olmasıydı. El James Arnavut kültürünü çok güzel araştırmış ve aktarmış. Kızın ikilemlerini, yeni kültüre alışma çabaları çok güzel yansıtılmıştı. Maxim de tam bir çapkındı aslında öyle ki kitabın başındaki hatası beni gıcık etmişti fakat kızı gördüğü an geçirdiği değişim ve yavaş yavaş evrilip aşık bir adama dönüşmesini çok sevdim. Karakter gelişimleri güzel işlenmişti. Yazarın tasvirler ve duygu geçişleri gayet güzeldi belki sahneler daha detaylı ve uzun işlenebilirdi ya da tamamen benim doyumsuzluğum. Kitap tek kişi ağzından anlatılsaydı tadından yenmezdi bu şekilde de gayet güzeldi. İşlediği aksiyon unsurları kitaba farklı bir hava katmıştı. Elli ton serisinin tam aksi bir kitaptı Beyefendi. İyi ki okumuşum. Bu türü sevenlere de tavsiye ederim.