Kıyıya varmıştım ve elektrik ışıklarının yansımasıyla parlayan Boğaz’dan çıkıyor ya da iniyordum, çünkü söylediklerine göre akıntı çift yönlüymüş, tıpkı insanların birbirine zıt arzuları gibi çalkantılı ve tehlikeliymiş.
Onu dinlemek, o derinlere gömülü ve her şeyden önemli olan şeyi- hayatı sınırsızca, son kullanma tarihini kontrol etmeden tüketmenin mümkün, hatta tavsiye edilir bir şey olduğunu hatırlatmak- diriltmek gibiydi.