Gerçeklerin gündüzüne çıkmak gibi bir huyu vardır.
Başlıktaki durumun tavsiyesini Soner Yalçın Doğu Perinçek vatan haini mısır diye soran bir üniversite öğrencisi için vermişti. Gerçeklere sadece okuyarak ulaşırsınız önyargılı olmayın ve Recep Tayyip Erdoğan'ın medyadan bilinmeyen hikayesini okumuştum. Beğenirsiniz begenmezsiniz taktir sizin
Big BossMustafa Hoş · Destek Yayınları · 2015318 okunma
Ahmet Burak Erdoğan’ın Sevim Tan Ürek’in ölümüne yol açan kazasını yeniden araştırdım. Araştırırken hissettiğim ilk şey “korku”. Kimse adı verilerek konuşmak istemedi. Ben de isim vermeden öğrendiklerimi yazma sözü verdim. Öyle de yapıyorum. İlk olarak Sevim Tan Ürek’in eşi Ahmet Ürek’e ulaşmak istedim. Ama bu mümkün olmadı. Çünkü bir süre önce hayatını kaybetmiş Ahmet Ürek. Çektiği acılara ve yaşadıklarına daha fazla dayanamadığını söyledi yakınları. Ahmet Ürek eşinin acısına ve yaşadığı adaletsizliğe dayanamayarak sesiz sedasız göçüp gitti. Sonra dava dosyasına ulaşmak istedim. Bu da mümkün olmadı. Çünkü dava dosyasının zamanaşımı ve kesinleşmiş karar olduğu için imha edildiğini söylediler. Araştırırken dikkatimi çeken 1998 yılı olmasına rağmen kaza ile ilgili medyanın doğru dürüst haber yapmaması oldu. Seküler refleksin güçlü ve atak olduğu yıl olmasına rağmen kaza neredeyse görmezlikten gelinmiş. Tartışmalı bir isim o zaman Tayyip Erdoğan. Belediye başkanı ama Siirt’te yaptığı konuşma için dava açılmış ve çok gündemde. Aleyhinde siyasi haberler o kadar çok ve abartılı ama kaza detay ve kuşkuları o kadar verilmiyor. Bu da gösteriyor ki güçlü bir el “görmeyin” talimatı verdi. Başka türlüsü mümkün değil. Keza Ahmet Ürek’in soyadı bile hep Tanürek yazılıyor. Oysa Tan Sevim Hanım’ın soyadı. Evlenince eşinin soyadıyla birlikte kullanıyor.
Biz unutkan insanlar için elimizin altında olması gereken kitaplardan diue düşünüyorum.
Geçmişi ile bu kadar çok çelişen insanlar başta olunca hafızamızı kuvvetli tutar diye düşünüyorum bu kitaplar
Ve son olarak şunu demek istiyorum
"Ama gerçekten usta oyuncu"
Big BossMustafa Hoş · Destek Yayınları · 2015318 okunma
"Başbakan, büyük bir ihtimalle o yıllarda adı İktisadi Ticari İlimler Akademisi (İTİA) olan okulu bitirmiş olsa gerek. Yine o yıllarda, İşletme, İktisat ve Siyasal Bilgiler Fakülteleri, İTİA'nın ana kollarıymış. Bir de civara dağılmış yüksek okullar varmış: "Aksaray Yüksek Ticaret Okulu" ve "Beyazıt Maliye Muhasebe Yüksek Okulu."
Şimdi sıkı durun, devletin resmi sitesine göre Marmara Üniversitesi İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi mezunu açıklanan Başbakan, tespitlerime göre Aksaray Yüksek Ticaret Okulu mezunuymuş.
Yazımın başında başbakanın mezun olduğunu iddia ettiği okulu, İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi olarak vermiştim. Diyeceksiniz ki, o zaman bize niye İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'ni anlatıyorsun? Kusura bakmayın suç benim değil, başbakanın mezun olduğu açıklanan İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi diye bir okul ne günümüzde ne de geçmişte hiç olmamış."