Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bilimler ve Sanatlar Üstüne Söylev

Jean-Jacques Rousseau

Bilimler ve Sanatlar Üstüne Söylev Gönderileri

Bilimler ve Sanatlar Üstüne Söylev kitaplarını, Bilimler ve Sanatlar Üstüne Söylev sözleri ve alıntılarını, Bilimler ve Sanatlar Üstüne Söylev yazarlarını, Bilimler ve Sanatlar Üstüne Söylev yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bizim gibi, Tanrının yüksek yetenekler vermediği, büyük şereflere ulaşmak için yaratmadığı basit insanlara gelince, bizler bilinmeyen köşelerimizde kalalım. Ulaşamayacak olduğumuz ve dünyanın bugünkü durumunda zahmetine de değmeyecek bir ünün peşinde koşmayalım. Kendi içimizde bulabileceğimiz mutluluğu, başkalarının bizi beğenmesinde aramak neye yarar? İnsanlara görevlerini öğretmek işini başkalarına bırakalım ve kendi görevimizi iyi bilip yapmaya çalışalım; bizim daha çoğunu düşünmemiz gerekli değildir.
Felsefe nedir? En tanınmış filozofların kitaplarında bulduğumuz nedir? Bu hikmet aşıklarının bize verdikleri dersler nelerdir? Onları dinlerken insan kendini bir pazar yerinde avaz avaz müşteri çağıran bir sürü madrabaz arasında sanır; her biri: Bana gelin, bana gelen aldanmaz diye bağırır durur. Kimi cisimlerin var olmadığını, her şeyin kafamızda var olduğunu iddia eder; kimi maddelerden gayrı varlık olmadığını ileri sürer ve, Tanrı dünyanın kendisidir, der; birisi ispata kalkar ki dünyada iyilik kötülük yoktur, iyilik ve kötülük birer kuruntudan ibarettir; öteki der ki, insanlar birer canavardır, birbirlerini parçalayıp yemeleri suç sayılmaz. Ey büyük filozoflar, bu yararlı dersleri yalnız kendi dostlarınıza, kendi çocuklarınıza verseniz ne olur! Hem siz fikirlerinizin meyvesini daha çabuk elde edersiniz, hem de bizim çocuklarımız sizin mezhebinize girmek tehlikesinden kurtulmuş olurlar.
Sayfa 30
Reklam
Çokça tanıdıklar.
Kendilerini beğenmiş bu boş adamlar parlak sözleriyle her tarafa girer çıkarlar; uğursuz paradokslarıyla imanı temelinden yıkar, fazileti kökünden çürütürler; din ve vatan gibi eski kelimelere dudak bükerler; bütün sanatlarını ve felsefelerini insanların mukaddes saydığı her şeyi baltalamaya, kötülemeye sarf ederler. Bunu faziletten ve imandan nefret ettiklerinden yapmazlar. Bu adamlar herkesin inandığı şeye düşmandırlar. Onları dinsizler arasına katın, hemen kiliseye dua etmeye koşarlar. Ah, bu parlamak hırsı, insana neler yaptırmaz!
. . Yanlış sonsuz şekillere girebilir; doğru ise yalnız bir türlü olur. . .
Doğuşlarındaki kötülük, gayelerine bakınca büsbütün meydana çıkar. Lüks olmasaydı, lüksün beslediği sanatları ne yapardık? Haksızlıklar olmasaydı, hukuk ilmi ne işimize yarardı? Zalim hükümdarlar, harpler, isyanlar olmasaydı, tarih ne olurdu? .
Haklı bir yerde.
Tanrı hikmetinin bize uygun gördüğü bilgisizlikten kurtulmak için sarf ettiğimiz boş gayretlerin cezası her zaman böyle lükse, ahlâksızlığa ve köleliğe düşmek olmuştur. O hikmet, bütün yaptığı işlerin üzerine kalın bir örtü çekmekle bizi boş araştırmalara dalmaktan korumak istemişti. Ama biz onun hangi dersinden istifade etmesini bildik? Yahut, hangi dersini ihmal ettik de başımıza belâ gelmedi? Milletler, şunu bilmiş olun ki, tabiat, çocuğunun elinden tehlikeli bir silâhı çekip alan bir ana gibi sizi ilimden korumak istemiştir. Bize açmadığı her sır, başımıza dert getirecek bir şeydir; bilgi edinmekte zahmet çekmemiz, onun en hayırlı tedbirlerinden biridir. Böyle iken insanlar bozulmuş; ya bir de bilgili doğmak felâketine uğramış olsalardı o zaman ne ka- dar daha kötü olurlardı.
Reklam
Doğrunun, iyinin ve güzelin ne olduğunu hiçbirimiz bilmiyoruz: Ne sofistler, ne şairler, ne hatipler, ne sanatkârlar, ne de ben. Fakat aramızda şu fark var ki bu adamlar bir şey bilmedikleri halde her şeyi bildiklerini sanıyorlar; bense bir şey bilmemekle beraber hiç olmazsa bilmediğimden şüphe etmiyorum. Bundan da anlaşılıyor ki Tanrının bende gördüğü akıl ve hikmet üstünlüğü sadece benim bilmediğimi bilmediğimden emin oluşumdur."
Gerçekten ister dünyanın eski tarihlerini karıştırın, is- ter şüpheli belgeleri felsefe yoluyla aydınlatın, insan bilgilerinin sanıldığı gibi güzel bir kaynağı olmadığını göreceksiniz. Astronomi, boş inançlardan doğmuştur; güzel söz söylemek hırstan, kinden, dalkavukluktan, yalandan; geometri cimrilikten; fizik, boş bir meraktan ve hepsi birden, hatta ahlak bile, insanın kendini beğenmesinden doğmuştur. Demek ki bilimleri ve sanatları doğuran bizim kötü yanlarımızdır; iyi yanlarımızdan doğsalardı meziyetlerinden daha az şüphe ederdik.
Para herşeyi satın alır, ama ahlâkı asla.
Milletlerin en fakiri olan İskitler, dünyanın en kudretli hükümdarlarından birine karşı koydular. İki ünlü cumhuriyet dünya imparatorluğu için savaştı; birisi çok zengin, öteki çok fakirdi: Fakiri yendi, zengini yenildi. Roma İmparatorluğu da, dünyanın bütün zenginliklerini sömürdükten sonra, zenginliğin ne demek olduğunu bile bilmeyen insanların eline düştü. Franklar Galya'yı, Saksonlar İngiltere'yi ele geçirdikleri zaman cesaret ve fakirliklerinden başka hazineleri yoktu. Koyun postlarından başka bir şeyde gözleri olmayan birkaç yüz fakir dağ köylüsü, mağrur Avusturya'yı ezdikten sonra, Avrupa'nın en büyük krallarını korkutan zengin ve heybetli Burgonya Dukalığı'nı yere serdi. Charles Quint'in vârisi bütün kudreti, tedbirleri ve üstelik Amerika'nın bütün hazineleriyle bir avuç balıkçının önünde tutunamadı. Devlet adamlanımız lütfen hesaplarını biraz bıraksınlar da bu örnekler üzerinde düşünsünler; ve artık anlasınlar ki para ile her şey satın alınır, ama ahlak ve vatandaş satın alınmaz.
Aynı yazar dediği Montaigne
Aynı yazar, bakın, eski İranlılardan nasıl söz ediyor: "Platon'un anlattığına göre İran şahlarının büyük oğulları şöyle eğitilirmiş: Çocuk doğunca kadınlara değil, değerleriyle şahın yanında en yüksek mevkilere çıkmış hadım ağalarına verilirmiş. Bunlar çocuğun güzel ve gürbüz bir bedeni olmasına çalışır, daha yedi yaşında iken ata binmeyi ve ava gitmeyi öğretirlermiş. Çocuk on dört yaşına girince onu dört kişinin eline verirlermiş: Bunlardan birincisi milletinin en akıllı, ikincisi en doğru, üçüncüsü en sabırlı, dördüncüsü en yürekli adamı olurmuş. Birincisi ona dini, ikincisi doğru olmayı, üçüncüsü hırslarını yenmeyi, dördüncüsü hiçbir şeyden korkmamayı öğretirmiş." Yani hepsi onun iyi bir insan olmasına çalışır, hiçbiri bilgin olmasına çalışmazmış.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.