Bilim felsefesi alanında bir klasik hâle gelmiş olan bu eseri okumak, elbetteki kendim için ufuk açan bir okumaydı. Bu kitabı okumadan önce aklımda esaslı birkaç soru yanıtını bekliyordu: Bilim dediğimiz şey nasıl ilerliyor? Yani bir doğrusallıkla mı, yoksa ani sıçramalar yaparak mı ilerliyor? Bilimsel buluşların mantıksal yapısı nedir? Bilim yaparken bilim adamının kişiliği, bilim adamının mensup olduğu bilim topluluğu, veya bilim adamlarının siyasi-felsefi zihin dünyası bilimi etkiler miydi? İşte bu tür sorulara Thomas Kuhn, tarihsel bir düzlemde yanıtlamaya çalıştı. T. Kuhn'a yönelik eleştirileri; gerek internet aracılığıyla birkaç blogdan, gerekse çevirmenin ön-sözünden, gerekse Kuhn'un son-söz kısmından yeterince okudum. Fakat şunu ifade edeyim, Kuhn'un son-söz kısmını tekrar okumayı düşünüyorum çünkü kendisine yöneltilen eleştirileri yanıtlamaya çalıştığı bir bölümdü. Kitabın genelini anlamakla beraber "paradigma" kavramının hâlâ tanımlanamayan karanlık bir kavram olduğunu düşünüyorum. Fakat bu kavramın üç aşağı beş yukarı neyi anlattığını anladım. T. Kuhn'a yönelik tek bir eleştirim var; kitabı çok fazla örnekle boğmuş. Yüz sayfada bitirilebilir bir deneme olabilirdi. Her neyse, yine de genel olarak beğendim diyebilirim. Puan olarak 8/10 veriyorum. Bilim felsefesine merak edenlerin şiddetle okumasını tavsiye ederim.